Paylaş
Bugünkü yazıyı, en azından Türkiye'de gazetelerin ilk sayfalarında olmayan bir konuya ayırıyoruz.
Finansal krizlerle, reel ekonomideki sorunların gelişme tarzını ele alacağız.
Birbirinden çok farklı.
BOMBA
Finansal krizlerin gelişme tarzı bir bombanın patlaması gibi oluyor.
Krizin çıktığı ekonomide sorunlar olduğunu, bu sorunların ne gibi gelişmelere yol açabileceğini söz konusu ekonomideki oyuncular biliyorlar. Ama bu sorunlara alışılmış oluyor. Oyuncular davranışlarını, varsayımlarını bu sorunlara uyduruyorlar. Finansal krize giren bir ekonomiye bakın, kriz öncesi durum sakin gibi gözüküyor.
Örneğin 1995 krizinden önce Meksika piyasaları. Piyasalar normal işleyişinde. Arka plandaki sorunlar olduğu gibi kaldığı halde, oyuncular sakin. Uluslararası bankalar:
‘‘Meksika'ya yatırım yapın. İyi para kazanırsınız’’ şeklindeki önerilerini sürdürüyorlar.
Sonra birden bir gün içinde ortalık toz duman oluyor.
Oyuncular ‘‘dün’’ işlerini olağan bir şekilde yürütürken, birden krizin patladığını görüyorlar. Çok aşırı bir kötümserliğe kapılıyorlar. Olması gerekenin de üzerinde tepkiler veriliyor. Panik yaşanıyor.
Çünkü işin içinde aniden kaybedilecek paralar var.
Sonuçta beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik, akıl dışı tepkiler ortaya çıkıyor.
Son örnekler Asya'dan.
KAPLUMBAĞA
Reel ekonomideki sorunların gelişmesi ise adeta bir kaplumbağanın yürüyüşü gibi.
Yavaş. Birbiri arkasından atılmış küçük adımlarla.
Göze çarpmadan.
Oyuncular ‘‘gelecekte’’ ne olacağını fazla dikkate almıyorlar. Gelişmeler yavaş oluyor. Bunlara alışılıyor. Ne bir aşırı tepki. Ne bir panik. Hatta, bir süre sonra, umursamazlık.
Çünkü işin içinde aniden kaybedilecek ‘‘paralar’’ yok.
Bozulan dengeler, artan sorunlar olabilir. Ama bu ‘‘başkasının işi’’ diye düşünülüyor. Artan sorunların cebimizdeki parayı etkilemesi nasılsa yarın olmayacak...
Reel ekonomideki sorunlar hiçbir zaman bir finansal krizin aciliyetini kazanmıyor.
(Bunun en aşırı ve belki de bilimsel açıdan en ilginç örneği, Sovyetler Birliği'nde reel ekonominin çöküşü. Dünyanın en yetenekli toplumlarından birisi reel ekonomideki sorunlar sonucunda bir üçüncü dünya ülkesine dönüştü. Ekonomi yavaş yavaş bozuldu. Ancak çarklar durduğunda harekete geçildi.)
SONUÇ
Ne var ki sorunların çözümü de, başlama tarzlarına benziyor.
Birkaç kritik tedbir. Bir IMF anlaşması. Siyasi bir kararlılık. Biraz da şans.
Bir de bakıyorsunuz ortalığı toz duman eden finansal kriz birkaç ay içinde yatışmış. Bir yıl içinde de neredeyse hafızalardan silinmiş. Piyasalar sütliman. Hatta alışa bile geçilmiş.
Reel ekonomideki sorunlara gelince...
Sorunlar bir kere yerine oturduktan sonra, bunlara alışıldıktan sonra, çözümleri bazen nesiller alabiliyor.
Paylaş