Paylaş
Bu pazar yazısında gündemdeki konulardan birisini kısmen farklı bir açıdan ele alacağız.
‘‘Ekonomide işler iyiye gidiyor.’’
Doğru mu?
İYİLEŞME
Enflasyon, bütçe açığı, gelir dağılımındaki adaletsizlik, TL'nin azalan rekabet gücü, kamu sektörünün yeniden yapılanması... Bunlar karmaşık ve çözümü zaman alacak sorunlar. Zaman ve özveri... Bir günde olacak şeyler değil.
Ayrıca zaten hükümetin bu konularda bir çaba içine girmeye başladığı da bir gerçek.
İşte vergi kanunu... İç borçlanma politikasındaki düzenli gidiş... IMF-Dünya Bankası ile düzelmeye başlayan ilişkiler... Ve belki de en göze çarpan değişiklik.
Özelleştirmede atılan adımlar.
Bunları kabullenmek gerekiyor. Enflasyonu yüzde 50'ye düşürmeye yeter veya yetmez. Asya krizinden dolayı ortaya çıkmış olan önemli sorunları çözer veya çözmez. Bunları bir kenara bırakalım.
Karşımızda kabullenilmesi gereken bir gerçek var:
Ekonomi yönetiminde Çiller dönemine kıyasla çok farklı bir ciddiyet görüyoruz.
Ama bunlar bir yerde zaten bilinen veya hissedilen şeyler.
Farklı ne söyleyebiliriz?
ÖĞRENME YETENEĞİ
Ekonomi yönetiminde bazı bakan ve bürokratların performansını (kendileriyle her konuda aynı şekilde düşünmesek bile) başarılı bulduğumuzu bu köşede belirttik.
Maliye Bakanlığı, Hazine ve Ekonomiden Sorumlu bir Devlet Bakanlığı ilk akla gelen kurumlar.
Bu kurumlara baktığımızda ‘‘Ekonomi iyiye gidiyor’’ sözleri bizce başka bir anlamda da doğru.
Bu kurumlarda yönetimin, hoşlanmasalar dahi, gelen eleştirileri, uyarıları dinlediklerini ve zamanla tutumlarını bu yönde değiştirdiklerini görüyoruz.
Bu eskiye kıyasla çok önemli bir aşama.
Karmaşık sorunlar dünyanın her yerinde ancak bu aşamaya gelindikten sonra çözülmeye başlıyor.
ABARTMA KONUSU
Bu köşenin okuyucularının soracağı bir soruyla bitirelim:
Peki, ‘‘Ekonomi iyiye gidiyor’’ kampanyasında hiç abartma yok mu?
Çok.
Ancak bunun bir kısmı ‘‘ayranım kara’’ meselesi. Dünyanın neresinde hangi siyasetçiden duyarsınız?
Abartmanın diğer kısmı da bir bakıma Doğu ve Ortadoğu toplumu olmanın etkileri. Bu köşenin okuyucularına hatırlatmanın gereği yok.
Zaten sade vatandaş da söylenenleri kendine göre iyice törpüledikten sonra kabulleniyor.
SONUÇ
Ekonomi yönetimi ilk bocalama döneminden sonra şimdi daha düzenli gidiyor.
Yazılanları, söylenenleri dikkate almaları da en sevindirici nokta.
Bir soru daha
‘‘BİR iyiye gitme varsa iktisatçılar neden fazla temkinli?’’
Bunu cevaplamak kolay. Birçok nedeni var. Farklı bir nedeni şu:
Ekonomi ve finansal piyasalardaki gelişmeleri yorumlamak normal koşullarda bile kolay değil. Çok ama çok başarılı olsanız bile, söylediklerinizin en az yüzde 30'u yanlış çıkacak. Bunu bilerek yorumculuğa soyunmanız gerekiyor.
Dünya piyasalarının geçtiği belki de 1929'lardan sonraki en tehlikeli dönemde yanış yapmanın olasılığı daha da büyük. Bakın Asya'ya. Bir gün işler en iyi şekliyle giderken, ertesi gün büyük bir kriz başladı.
Olayları yakından izlediğinizde ister istemez süper temkinli oluyorsunuz. Uzun vadede okuyucunun güvenini korumanın sanırım tek yolu.
Paylaş