Paylaş
Üniversiteye giriş gerçekten de sınavla mı olmalı?
Gazetelerde her çeşit yolsuzluğun yer aldığı bugünün Türkiye'sinde, kuşkusuz evet! Aslında kabullenmek zor. Birkaç saat içinde belirlenen bir hayat, bir kere girdikten sonra bir daha çıkılamayan bir yol.
O da eğer girilebilirse...
Ama Türkiye'nin bugünkü koşullarında sınav yine de sade vatandaşın önemli bir güvencesi.
İSTEKLER AYRI...
Dünyanın bütün ülkelerinde iyi üniversitelerde çok sınırlı sayıda yer var. En yetenekli kimse, o girecek. Peki kimin en yetenekli olduğuna nasıl karar vereceğiz?
Batı'da her üniversitenin kendisi karar verir. Asya'nın başarılı ülkelerinde durum bizdeki gibidir. Bir sınav hazırlanır, herkes bu sınavdan geçer, gençler aldıkları nota göre iyi üniversitelere dağıtılır.
Birkaç saat içinde cevaplanması gereken bir dizi soru acaba gençlerin gerçek yeteneklerini ortaya çıkarmaya yeter mi?
Örneğin, yaratıcılık seçimli cevapları olan sorularla ölçülebilir mi?
Ezberleyen mi ‘‘yetenekli’’ sayılmalıdır, yoksa yaratıcı olan mı?
Çok çalışan mı iyidir?
Yoksa, az çalışıp iyi sonuç alan mı?
Bu soruların cevapları sanırım hiçbir zaman tam olarak bilinmeyecek.
10 ALAN ÖĞRENCİ
Sınıflarda anlattığım gerçek bir olay vardır.
Bundan altı-yedi yıl kadar önceydi sanırım. Avrupa'nın önemli bir bankası, genç bir eleman almak istiyordu, haber göndermişti. Bizim öğrencileri pazarlamak için kalkıp bankanın Hazine müdürünü ziyaret ettim.
‘‘Size birisini buluruz, ama söyleyin nasıl bir kişi arıyorsunuz?’’
Eski piyasa kurtlarından olan müdür, birkaç saniye düşündü.
‘‘İlk koşul şu: Her notu 10 olan birisini istemiyorum.’’
Şaşırdım.
‘‘Çünkü, dedi her dersten 10 almış olan bir öğrenci, olması gerekenden fazla çalışmıştır. Yanlış karar almıştır. Bizim mesleğe yaramaz.’’ (Demek istediği şu: Her derste 10 almak için, 15 alacakmış gibi çalışmak gerekiyor. Yoksa bir gün kazayla insan 9 alır. Ama 15 diye bir not da yok.)
İHTİYAÇLAR FARKLI
Öte yandan, zaman zaman dünyanın en yetenekli bilim adamları ile sohbet etme veya beraber çalışma imkânım oldu.
Bütün bu deneylerde büyük yeteneklerin bir özelliği gözüme çarptı.
Hem çok zeki, hem de son derece çalışkandılar.
Sanırım her derste 10 almışlardı. (Beden eğitimi vs.'yi hariç tutarsak...)
SONUÇ
Her çok çalışan, belki başarılı olamıyor. Ezbercilik ise hiç işe yaramıyor. Ama büyük yetenekler de kuşkusuz en disiplinli, en çalışkanlar arasından çıkıyor.
Üniversiteye giriş sınavları belki birçok bakımlardan gençlere haksızlık ediyor. Ama yine de günümüz Türkiye'si için en adil ve en akılcı yol.
Paylaş