Paylaş
Uluslararası finansal kriz nitelik değiştirdi. Türkiye piyasaları üzerinde beklenenden daha etkili olabilir. Bunun dört nedenini evvelsi günkü yazıda ele aldık.
Dış borçlanma güçleşebilir. Yabancı sermaye girişleri azalabilir. Bu, özelleştirmeyi etkiler. Dünya ekonomisinde bir daralma yaşanırsa, Türkiye'nin ihracatı darbe yer. Ve elbette bu arada piyasalar spekülatif hücumlarla karşılaşabilir.
Yurt dışından kaynaklanan bu olumsuz gelişmeler nedeniyle bir an önce harekete geçmek gerekebilir.
Bunu da piyasalarda bir çalkantı çıkmadan önce tansiyon düşükken...
Kimse empoze etmeden yapmak kaçınılmaz olabilir.
Radikal bir programla en kısa zamanda vatandaşın ve uluslararası kamuoyunun karşısına çıkılır ve:
‘‘Biz sorunlarımızı biliyoruz. Bunları çözmek için elimizden geleni yapacağız’’ imajı yaratılır. Güven verilir.
BEŞİNCİ NEDEN
Ankara'da bazı siyasetçiler bu görüşlere şüpheyle bakabilirler. Doğrusunu söyleyelim, bu çeşit bir programın riskinden biz de emin değiliz.
Ama bir noktayı daha vurgulamak istiyoruz.
Uluslararası finansal krizin Türkiye'yi etkilemesinin bir beşinci nedeni daha var. Bu beşinci nedene şimdiye kadar değinmedik.
Bundan sonra da değinmeyeceğiz.
Ancak unutulmasın. Brezilya'dan sonra Arjantin ve Meksika'da, Güney Kore'den sonra da Japonya'da yaşanabilecek bazı çalkantılar neredeyse tüm dinamik dışa açık ülkelerin uluslararası rekabet güçlerinde bir ayarlama gerçekleşmiş olacak.
Piyasaların zorlamasıyla da olsa...
KARARLI TUTUM
Bu durumda hükümetin bir an önce ortaya son derece kararlı bir tavır koyması riskleri asgariye indirmek için şart olabilir.
Elbette bu kararlı tutumun da başka siyasi riskleri var...
Vatandaş kemer sıkmaya ne kadar hazır bilemiyoruz.
Siyasetçiler kararlı tutumun gerekliliğini vatandaşa anlatabilirler mi? Seçmeni ikna edebilirler mi?
Riskli.
Ancak uluslararası krizin nitelik değiştirmiş olması, işleri oluruna bırakmayı daha, ama çok daha riskli kılıyor.
SONUÇ
Şanssızlık.
Elbette işin içinde yıllardır ev ödevini gerektiği gibi yapmayan, kitaba, risk yönetimine gereken önemi vermeyen elitlerin de sorumluluğu var.
Ama yine de şanssızlık.
Siyasetçiler zor bir karar alma durumundalar.
Farkındalar mı?
Ne yazık ki o da belli değil.
Paylaş