Paylaş
Uluslararası piyasalarda yaşanan kriz, kimsenin beklemediği bir boyuta ulaşıyor. Nitelik değiştiriyor.
Türkiye halen de bu olayların dışında. Hükümet uyumlu. Bürokratlar Türkiye'nin çıkarabileceği en iyi kadrolardan birisini oluşturuyor.
Bununla birlikte, uluslararası kriz çok atik davranmayı gerektirebilir.
Nedenlerini, nasıl olduğunu bir kenara bırakalım. Kuşkusuz, üzerinde yıllarca araştırma yapılacak. Bizi bugün ilgilendiren konu işin bilimsel yönü değil.
Bizi ilgilendiren, krizin geldiği nokta ve özellikle de hükümetin bu konuda yapabileceği.
ESKİ ÇİZGİ
Uluslararası krizin geldiği nokta, hükümetin yapması gerekenler konusunda bundan birkaç hafta önceye kadar düşündüklerimizde bir değişiklik yapmamızı gerektiriyor.
Son haftalara kadar işlerin radikal tedbirler alınmadan bir seçime kadar götürülebileceğini düşünüyorduk. Vatandaşın yaşamını çok olumsuz etkileyecek tedbirler bu hükümetin işi değildi. Siyasi risk asgariye indirilmeliydi.
Çünkü... Çiller döneminde ‘‘sistem’’de bilançolar zayıflamıştı.
Sıcak para politikası ciddi bir tahribat yapmıştı. Yüksek bono stoku riskliydi.
Ve bu arada ekonomik dengeler de bozulacağı kadar bozulmuştu.
Bu durumda üzerinde fazla çalışmadan yarım bir istikrar programı başlatmak ve bu arada bazı radikal tedbirler almak, bir kaza çıkarabilirdi.
Ama ne yazık ki artık başka bir strateji üzerinde durmak gerekiyor.
ŞİMDİ
Son iki-üç hafta içinde uluslararası piyasalarda yaşanan çalkantılar, oyununun parametreleri değiştirdi.
Zor durumdaki Güneydoğu Asya ülkelerinin arasına şimdi başka ülkeler de katıldı. Güney Kore ve Brezilya da yeni sorunlarla karşı karşıya.
Güney Kore ekonomisi bir Tayland veya Endonezya'ya benzemiyor. Güney Kore'nin zor durumda kalması, Asya'daki sorunu tam anlamıyla ikiye katlayacak. Arkasından Japon Yeni'nin değer yitirmesi gündeme gelecek.
Brezilya ise Latin Amerika'nın en büyük ekonomisi. Brezilya darbe yerse, bunu Arjantin izler. Meksika etkilenir.
Bunlar büyük çalkantılar.
KARARLI TUTUM
Türkiye bir yerde şanslı.
Ankara'da işbaşında ciddi, güvenilir bürokratlar var. (Elbette burada bazı istisnalar olduğunu da unutmamak gerekiyor.)
Yapısal reformlara hızla girişebilecek bir kadro bir yerde şans eseri işbaşına gelmiş durumda.
Radikal bir istikrar programının şimdi de siyasi riski var. Bu kuşkusuz Sayın Yılmaz'ın alma durumunda kalabileceği karar, kolay bir karar değil.
Ama uluslararası koşullar öyle bir noktaya geldi ki, işleri yumuşak bir şekilde götürmenin riski çok daha yüksek olabilir.
SONUÇ
Çalkantılar bir kere başladıktan sonra alınan tedbirler, yapılan açıklamalar piyasaları yatıştırmakta zorlanıyor.
Ama önceden piyasalar zorlamadan ortaya kararlı bir tutum konursa...
... ve bu dışarıdan büyük bir destek alırsa, badire kazasız atlatılabilir.
Kararlı bir tutum hükümetin karşısındaki tek seçenek gibi gözüküyor.
Paylaş