Beklenen geri adım

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

İzlenen iktisadi politikalarda bir geri adıma mı tanık oluyoruz?

Öyle gibi görünüyor.

TEMMUZ TEDBİRLERİ

Sayın Güneş Taner'in temmuz ortalarında başlatmış olduğu tedbirler dizisi ve daha da önemlisi, piyasalara verdiği mesajlar ne kadar ‘‘iyi düşünülmüştü’’ bilmiyoruz. Ama bazı bakımlardan yanlış olmayan bir politikayı hedefliyordu.

Finans sektörü gündemin ilk maddesi olma konumunu kaybedecekti. Reel ekonomi ön plana çıkacaktı.

Faizler yukarı çekildi. Yüklü bono portföyleri zararına fonlanmaya başlandı. Bu arada devalüasyonun enflasyona kıyasla daha düşük gideceği sinyali verildi. Bankalar pozisyon açmaya zorlandı. İç borçlanma hızlandırıldı.

Bunlar finans sektörünün fazla hoşuna giden tedbirler değildi.

Bu arada bilinen zamlar yapıldı. Vatandaştan alınan vergiler bu yolla artırıldı. Bütçe dengesinin düzeltilmesine çalışıldı.

Bu da başta düşük gelirliler olmak üzere, vatandaşa darbe vurdu.

Bütün bunlar Sayın Taner'in lüzumsuz yere sert olan konuşma tarzı ile birleşince, izlenen ekonomik politikalardan geri adım atılması olasılığı arttı.

Beklenmeyen bir şey değildi.

SORULAR

Ekonomi yönetimi temmuz ayında bu tedbirleri aldığında aklımızda şu sorular vardı:

Can acıtıcı bu sınırlı sayıdaki tedbir kendi başlarına mı kalacak, yoksa yapısal reformun bir parçası mı olacak? Siyasi parametreler radikal bir yapısal reform programına izin verir mi? Hükümetin böyle bir gücü var mı?

Daha gerçekçi olursak, ‘‘seçimlere kadar gidebilecek bir denge varken’’, piyasalara büyük bir zam şoku vermek, bono portföylerine büyük zarar yazdırmak riskli değil mi?

Can acıtıcı tedbirlerin genel bir reform psikolojisi içinde yapılmaması durumunda hükümet üzerine baskılar geleceğini düşünüyorduk.

Baskılar bir yanda finans sektöründen gelecekti: ‘‘Böyle giderse...’’

Diğer yanda da vatandaştan: ‘‘Refah zamanında bile...’’

Belki her can acıtıcı istikrar programında duyulması kaçınılmaz sözler, yaşanması kaçınılmaz gelişmeler. Ama hükümet ve daha da önemlisi siyaset sahnesi buna hazır mıydı?

DÖNÜŞ

Nitekim temmuz ayında izlenmeye başlanan bazı politikalardan geri dönüldüğü şimdi ortaya çıkmaya başlıyor.

Likidite artık daha rahat.

Finans sektörü gündemin ilk sırasındaki (eski) yerine dönüyor.

Zamlar şimdilik durmuşa benziyor. En azından eski sertlikte olmayacağı anlaşılıyor.

SONUÇ

En kısa şekliyle söyleyelim:

Siyasetçiler kendilerine ‘‘karşılıksız’’ verilen fikirleri dinleselerdi, 7-8 haftada böyle bir başarısızlıkla karşılaşmazlardı.

Unutulmasın:

Uzmanlar her yerde, her zaman siyasetçilerden daha iyi biliyor.

Gecelik repo

Dün Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde ilginç bir haber okuduk. Gecelik reponun ‘‘kaldırılmasıyla’’ ilgili bazı çalışmaları aktarıyordu. Repoda en düşük vade beş gün olacaktı, alt sınır koyulacak, küçük meblağlarla repo yapılamayacaktı...

Repo piyasasının uluslararası finansal piyasalarda çok önemli bir yeri var. Gecelik repo da bunun ayrılmaz bir parçası. Miktar ve vade sınırlamalarını ise hükümetler değil, piyasalar getirmiş.

Temel sorunlar çözülmeden, repoya sınırlama getirilebilir mi? Getirilse, orta vadede ne gibi gelişmeler yaşanır? Şimdilik bir kenara bırakalım.

Bir tek şey söyleyelim.

Yapmayın. Temel sorunların üzerine gidin.

Yazarın Tüm Yazıları