Paylaş
Vatandaş açısından bakıldığında 1997'de ekonomi çok daha kötü geçebilirdi.
Büyüme hızı ve reel gelirlerdeki artışlar, 1997 başında beklediğimizden daha iyi oldu.
Finansal piyasalarda volatilite yüksek seyretti, bilançolar daha da bozuldu. Ama büyük bir çalkantı da yaşanmadı.
Dış dengedeki hareketler yılbaşında beklenilenden fazla farklı değildi. Dış ticaret rakamları, dolar-mark paritesindeki değişimden dolayı fazla büyümedi.
1997 yılında ekonomik gelişmeler arasında sadece birisi olumsuzdu.
ENFLASYON
1997 yılının olumsuz gelişmesi enflasyondu. Enflasyon tahminlerin üzerinde gerçekleşti. Yıllık fiyat artışlarının yüzde 100'e vurmasını en azından biz beklemiyorduk.
Daha da kötüsü, enflasyondaki gelişmeler vatandaşın yönetime karşı duyduğu güvensizliği pekiştirdi. Temmuz ayında gelen zam dalgasından sonra sade vatandaştan aynı yorumu duymuştuk:
‘‘Böyle gelmiş böyle gider!’’
Ankara'ya şüpheli bakış. Siyasi partilere ve liderlerine tam bir güvensizlik.
Ve bunun getirdiği bir çeşit bıkkınlık.
Zaman zaman ‘‘bir şeyler yapılabileceğine’’ dair beklentiler alevlense de sonra yine bir kararsızlık. Bir tereddüt. Ve aynı çizgiye geri dönüş:
‘‘Bir kaza çıkmadan, vatandaşa ağır bir yük getirmeden işleri kısa vadede idare etmeye çalışmak. Ve elbette bu arada yapısal reformları da (yine) ilerki bir tarihe bırakmak...’’
1997'nin ortasında işbaşına gelen güçlü ekonomi yönetimi ile oluşan bazı beklentilerin yıl sonu itibariyle büyük çapta günü kurtarmaya yönelmesi aslında 1997 yılında yaratılan önemli bir hayal kırıklığı oldu.
PİYASALAR
Ama biz piyasalarda kısa vadeli al-satlarla ilgiliydik. Spekülatif hareketleri izlemeye alışmıştık. Temelde yaşananlar piyasalardaki gelişmeler üzerinde fazla etki yapmadı.
1997 deneyi iyice kanıtladı ki, Türkiye finansal piyasalarında oyuncular spekülatif hareketler konusunda artık iyice uzmanlaşmış bulunuyor. Oyuncular sürekli yeni spekülatif balonların gelişmesini bekliyor. Bu balonlar arasında artık herkes ne yaptığını gayet iyi biliyor.
Ve herkes para kazanacağını düşünüyor. Balon başlayınca hemen giriliyor.
1997 yılında bu hareketler öyle bir seviyeye geldi ki, oyuna yabancılar da katıldı. Büyük uluslararası finansal kurumlar kısmen Türkiye'den ithal ettikleri trader'lar, kısmen de Latin Amerika'da deney kazanan elemanlardan oluşan timler kurdular, spekülasyona onlar da girer oldular.
Ayrıca eskiden sadece fiyatlar yukarı giderken yaşanan balonlar, şimdi iki taraflı olmaya başladı.
1997'de açığa satan satanaydı.
YENİ BEKLENTİLER
Ekonomi 1998'de de yönsüz mü olacak?
Büyük bir çalkantı çıkmasa bile, ekonomi ihtiyacı olan yapısal değişimi yine göremeyecek mi? Durum yine idare mi edilecek? Yoksa siyasete bir çözüm bulunacak, bunu radikal ekonomik kararlar izleyecek, Türkiye 1998'de uluslararası rekabeti dışarıdan seyretmeyi bırakıp sahaya mı inecek?
Okurlara garip gelebilir, ama mümkün.
1998'de Türkiye kendine has çarelerinden birisini başlatabilir.
Belki çaresizlikten, belki de planlı olarak.
Paylaş