Paylaş
Kafamı kaşıyacak zamanım yok sanıyordum.
Bu özelliğimi babamdan aldım. Dinlenmeyi bilmez. Her zaman yeni ve daha heyecanlı projeleri vardır. 2016 yılının Ocak ayında çok da önemli olmayan bir rahatsızlık için doktora gittiğinde aile doktoru babama kalbinde sorun olduğunu ve hemen bir uzmana görünmesi gerektiğini söyler. Bunu duyar duymaz apar topar kendimi Aydın’da buldum tabii ki. Babam “ben turp gibiyim, hiçbir sorunum yok” diyordu ancak doktorlar durumun acil olduğunu söylüyordu. Önce ameliyatın gerekliliğini anlamamız ve sonra babamı ameliyat için ikna etmemiz gerekiyordu.
Bunu başarabilmek için de dünyanın en iyi doktorunu bulmam gerekiyordu.
Hemen araştırmalara başladık. Çok sayıda cerrahla konuşma imkânımız oldu. Bir kısmı bizi daha da korkuttu. Bir aile dostumuz bize Prof. Berent Dişcigil’e ulaşmamızı önerdi. Ve ulaştık. Berent Hoca’ya durumu çok açık anlattım ve “sizin babanız olsa bu ameliyatı yapar mıydınız bu koşullarda” diye sordum. “Evet, hiç beklemezdim” dedi.
Berent Hoca bana öyle güven vermişti ki, babamı ikna ettim. Babam 2016 yılının Şubat ayında Berent Hoca’nın gerçekleştirdiği çok başarılı bir operasyon geçirdi. Biz 15 gün Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi bölümünde kaldık. Ve evimize döndük, şükrederek.
Ameliyat sonrası ADÜ Kalp ve Damar Cerrahisi katındaki huzurlu ve mutlu ortamda hastaların nasıl ivedilikle iyileştiğini gözlemledim. 20 yıldır beraber çalışan bir takım vardı. Sadece güler yüzün ve pozitif enerjinin olduğu iyileştirici bir ortam vardı. Profesöründen hemşiresine ve temizlik görevlilerine kadar sizi iyi eden bir ortam.
Bu iyileştirici ortamın nasıl oluştuğunu geçenlerde Berent Hoca’ya sorma imkânım oldu.
O da detaylı cevaplar verdi.
Bu mülakat her girişimci için son derece cesaretlendirici ve yol gösterici cevaplar içeriyor.
*
Şahver: 1995’te bölümü başlatma koşullarınız neydi? O noktada sizden beklentiler neydi ve o dönemde sizin vizyonunuz neydi?
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalında 27 Haziran 1995 tarihinde göreve başladım. 1992’de kurulmuş yani üç yaşında bir üniversite. Hastanesi olmayan bir tıp fakültesi. Değil bir odam, bir masam bile yoktu. 6 aylık uzmandım. O günün koşulları beni bu üniversiteye getirmişti. Benden öncelikle kalp ve damar cerrahisi ile kardiyoloji bölümlerini yapılandırmam bekleniyordu. Var olan bir yapıya entegre olmaya çalışmak yerine, bölümü temelden yani “from the ground up” kurmam gerekecekti. Bunu bir fırsat olarak gördüm. En uzun yolculuk bile bir adım ile başlarmış. Ben de uzun bir yolculuğa başlamak üzere olduğumu biliyordum. İlk adımım ne olmalıydı?
Aydın’da kalp cerrahisi yapabileceğime önce kendim ikna olmalıydım. Sonrasında herkesi ikna edebilirdim. ABD’ye, Mayo Kliniğe gitmeye karar verdim. Uzmanlık eğitimim esnasında bir yıl süreyle Mayo Klinik’te Profesör Hartzell Schaff’ın araştırma laboratuvarında deneysel çalışmalar yapmıştım. Ben onları, onlar beni tanıyordu. Mayo Klinik, dünyada bugünkü anlamıyla açık kalp cerrahisinin başladığı merkezdir. USMLE sınavlarını başarı ile geçtim ve ABD’de doktorluk yapma hakkını elde ettim. Mayo Kliniğe cerrah olarak kabul edildim ve iki yıl kadar kalp cerrahisinin öncülüğünü yapmış hocalar ile çalışma fırsatını yakaladım. Onlardan çok şey öğrendim. Her şeyden önce eğitmenliği öğrendim. Bildiklerini aktarmak için nasıl bir sistem kurduklarını gördüm. Bilimsel araştırmalar ile, yaptıkları ameliyatların sonuçlarını nasıl takip ettiklerini ve bu sonuçlardan nasıl dersler çıkardıklarını ve bu bilgiler ışığında pratiklerini nasıl daha iyi hale getirdiklerine şahit oldum. Kalp ve damar cerrahisinde o güne kadar yapılagelmiş pek çok ameliyat tekniğini öğrenerek ülkeme, Aydın’a, üniversiteme geri döndüm.
Şahver: Başarılı bir girişimin en önemli parçası takımdır. İlk günden takım için nasıl bir vizyon çizdiniz? Böyle başarılı bir takımı bir araya getirmek ve bir arada tutmak için süregelen stratejiniz ne oldu?
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Yolculuğumun ikinci adımı takımımı oluşturmaktı. Uzmanlık eğitimimi alırken tanıma fırsatını bulduğum çalışma arkadaşlarımın arasından bir takım kurdum. Takımımda herkesin güçlü yanlarını öne çıkarabilecekleri bir ortam yaratmaya çalıştım. Böylece takımdakiler birbirileri ile rakip değil, birbirilerini tamamlar bir çalışma ortamı buldular. Kararlarımızı günlük değil, bir sistem dahilinde alıyoruz. Tıkandığımız noktada sorduğumuz bir soru var: “Hastamız için hangisi daha iyi olur?”. Sistem kurduğumuz ve bu sisteme bağlı kaldığımız için arkadaşlığımız bozulmuyor. Arkadaşlığımızı aramızda çıkan sorunları çözmede bir yardımcı olarak kullanıyoruz. Bölümümüzde beşi profesör olmak üzere 7 öğretim üyesi var. Yirmi yıldır takım olarak birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Bugün, ADÜ Kalp damar cerrahisinin bir ekol haline gelmesinde bu sürekliliğin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu sinerjiden en çok hastalarımız ve eğitim alan genç hekim arkadaşlarımız yararlanıyor.
Şahver: Bölüm kurulduktan ne kadar yıl sonra işlerin yoluna girdiğini hissetiniz ve vizyonu genişlettiniz?
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Bir taneyi yapan bin tanesini de yaparmış. Gerçekten öyle oldu. İlk vakamıza çok iyi hazırlandık. “Boğulacaksan büyük denizde boğul” sözünün hastalarımızın karar süreçlerinde belirleyici olduğunu gördüm. Büyük deniz olmamız gerekiyordu. Hata yapma şansımız yoktu. Mayo klinikteki koşulları Aydında oluşturmaya gayret ettim. Hazır olup olmadığımı anlayabilmem için kendime bir soru sordum: “Annem veya babam kalp ameliyatına ihtiyaç duysa, ameliyatını burada yapar mıyım”. Bu soruya “evet” diyebildiğim gün ilk kalp ameliyatını 22 Kasım 1999 tarihinde gerçekleştirdim. Hastamız 35 yaşındaydı, doğuştan kalbinde delik vardı, kendisine 3 ay ömrü kaldığı söylenmişti. Ameliyatını başarıyla yaptık. 2019 yılında kendisini kliniğimize çağırdık ve ameliyatını gerçekleştiren ekip ile birlikte bu ilk ameliyatın 20.yılını kutladık.
Bize başvuran her hastayı kabul etmek, sevk etmemek üzere yola çıktık. Kalp cerrahisinin en acil ve büyük vakası olan aort diseksiyonu ameliyatını, ilk ameliyatımızdan bir yıl sonra 15 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirdik. Aort diseksiyonu, ana atardamarın kısmi olarak yırtılması durumudur. Tam yırtılma oluşmadan ameliyata alınıp yırtılan ana atardamarın değiştirilmesi gerekir. Hastamız 46 yaşında idi ve Ege bölgesinde İzmir dışında opere edilen ilk vaka oldu. Biz bu ameliyatlara başlamasaydık hayatını kaybetmesi kaçınılmazdı. Ameliyat başarılı oldu ve sağlığına kavuştu. Hala kontrolümüz altındadır. Bugün Ege bölgesinde aort diseksiyonlarını karşılayan referans merkezlerinden biriyiz.
Ameliyatlarını yaptığımız hastalar geniş bir yelpazede yer alıyorlar. Örneğin, 2010 yılında 900 gram ağırlığındaki yenidoğan bebek, yaptığımız kalp ameliyatı sonrası hayata tutundu. Türkiye’de kalp ameliyatı sonrası yaşayan en düşük kilolu bebek oldu. 2002 yılında 89 yaşında iken koroner bypass ameliyatı yaptığımız hastamızı 2014 yılında 102 yaşında iken ziyaret ettim.
Bugün kliniğimiz her yıl 15.000’nin üzerinde hastaya şifa dağıtıyor, toplam ameliyat sayımız 10.000’i geçti. Tüm ameliyatlarımızı ilk hastamızdaki aynı standardı koruyarak gerçekleştiriyoruz.
Şahver: Yeni servis ve teknolojilere bölümünüzün yaklaşımı nasıl oldu? Bu yenilikleri portföyünüze nasıl bir strateji kapsamında eklediniz?
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Öncelikle klasik, yapılandırılmış, sonuçları kıyaslanabilir ve öngörülebilir ameliyat tekniklerini uygulayarak başladık. İlk üç yıl ameliyatını yaptığımız kalp hastalarının hem kısa hem de uzun dönem sonuçlarını takip ettik. Sonuçlar dünyanın en gelişmiş kalp merkezlerinin sonuçları ile benzerlik gösteriyordu. Kurduğumuz kalp merkezindeki verdiğimiz hizmetin standardı dünya ile rekabet edebilecek düzeyde idi. Artık yeni teknolojileri bu yapı içinde uygulamaya başlayabilirdik. Kalp cerrahisinde geliştirilen yeni ameliyat tekniklerini birer birer pratiğimize aldık.
Bir deneysel araştırma laboratuvarı kurduk. Türkiye’de kendi bünyesinde araştırma laboratuvarı olan tek Kalp Damar cerrahisi bölümü olduk. Uzmanlık eğitimi alan asistanlarımız burada deneysel çalışmalar yapma imkanı buldular. Yaptığımız araştırmalar ile ödüller kazandık. Asistanlarımıza bilimsel bakış kazandırmaya çalıştık. Bugüne dek bölümümüzde uzmanlık eğitimi alan asistan sayımız 17’ye ulaştı. Eğitimini tamamlayan asistanlarımız arasında profesör, doçent olarak meslek hayatlarını sürdürenler var. Bugün, tıp Fakültesinden yeni mezun olmuş genç hekimlerimiz içinde kalp damar cerrahı olmak isteyenlerin tercih sıralamasında ilk üç arasında yer alıyoruz.
Şahver: ADÜ Kalp Damar Bölümünün sadece Aydın ve Muğla bölgesi için değil ülkemizde de bir ekol haline geldiğini görüyoruz. Aydın da açık kalp ameliyatlarının 40 yıl gecikmeyle başlamasına rağmen bugün böylesine başarılı bir bölüm ortaya konmasındaki temel sebep sizce nedir? Aydın ve Muğla halkının sizin çalışmalarınızda nasıl desteği oldu? (Bu girişimcilik kapsamında bakıldığında müşterilerle iç içe olma ve hızlı geri dönüşümlerle ürün ve servisleri iyileştirme son derece gereklidir. Aydın ve Muğla halkının bu yönde nasıl desteği oldu?)
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Ülkemizde ilk açık kalp ameliyatları 1960’lı yılların başında yapılmış olmasına karşın, Aydın’da kalp cerrahisi neredeyse 40 yıl sonra başlamıştır. Biz, ADÜ Kalp Damar bölümü olarak 1999 yılında, Aydın ve Muğla’yı kapsayan güneybatı Ege bölgesinde açık kalp ameliyatlarını yapabilen tek merkez idik. Aydın ile ABD’deki Mayo Klinik’ in bulunduğu Rochester MN şehri arasında şaşırtıcı bir benzerlik vardı. İkisinin de nüfusu hemen hemen aynı idi ve 1 saatlik araba sürüş mesafesinde bir metropol ile komşu idi. Bu benzerliğin bana kazandırdığı vizyonu kendi pratiğimde kullandım. Aydın şehrinin, İzmir’in hemen yanında konumlanmış olması sayesinde dünyadaki gelişmelere, yeni teknolojilere her zaman ulaşabildik. Kompakt bir şehir olması sayesinde de hastalarımla her zaman en fazla 15 dakika mesafede oldum. Özellikle acil durumlarda hastalarımıza yüksek standartta bir sağlık hizmetini gecikmeden ulaştırabildik. Aydın’da çarşıya pazara ne zaman çıksam mutlaka ameliyatını yapmış olduğum 3-5 hastam ile karşılaşırım. Bir anlamda hastalarımızın uzun dönem takiplerini her gün yapar durumdayız. Bölge halkı uygulamalarımızı yakından takip edebiliyor. Bize duydukları güven ise her zaman en büyük desteğimiz oluyor.
Şahver: Bölümünüzün önümüzdeki 20 yıl için vizyonu ve planları nedir?
Prof. Dr. Berent Dişcigil: Kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde günümüzde başlıca iki yaklaşım var. Birincisi klasik açık cerrahi, ikincisi ise endovasküler tabir ettiğimiz damar içinden girişim ile yapılan uygulamalar. Her ikisinin de kendine özgü avantajları var. Biz bölümümüzde son 10 yıldır her iki yöntemi de uygulayarak hastalarımızı ameliyat ediyoruz. Son teknoloji ile donatılan yeni binamızda, hibrid ameliyathane adını verdiğimiz endovasküler yöntemler ile klasik cerrahiyi aynı anda uygulayabileceğimiz salonlar oluşturuyoruz. Böylece her iki yöntemin avantajlarını birleştirerek daha etkin ve kalıcı tedavi seçeneklerini eş zamanlı olarak hastalarımıza sunmayı planlıyoruz.
Çeyrek asır önce, Aydın’da Adnan Menderes Üniversitesinde başlayan yolculuğumun bugün ulaştığı yeri 30 Nisan 2021 tarihinde eğitimini tamamlayıp uzman olan asistanımız Op.Dr. Rahman’ın ifadesi ile anlatmak istiyorum: “Eğitimim boyunca yüzlerce kalp ve damar ameliyatına katılma fırsatım oldu. Opere ettiğimiz hastaların iyi sonuçlarını da düşündüğümde, aldığım eğitimin dünya standartlarında olduğunu düşünmekteyim. Asistanlık sürecim boyunca kesintisiz olarak sürdürülen makale ve seminer saatlerimiz sayesinde de güncel gelişmeleri takip etme fırsatım oldu. Yeniden uzmanlık tercihi yaptığım güne dönecek olsam, ADÜ Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğini tek tercih olarak düşünürdüm.”
Yazılarınızda vurguladığınız gibi duygusal zekasını koruyan, teknolojiyi cerrahi ile birlikte uygulayabilen deneyimli ve vicdanlı kalp damar cerrahları yetiştirmeye devam etmek en önemli vizyonumuz.
Şahver: Berent Hoca’ya bu mülakat için zaman ayırdığı için çok teşekkür ederim. Sağlıklı ve başarılı daha nice yıllar dilerim.
Paylaş