Paylaş
Yıkayıp iri halkalar halinde dilimleyin ve iyice süzün. Sarmısakları pirinç tanesi büyüklüğünde doğrayın.
Zeytinyağını geniş bir tavada (derin wok tavası kullanmanızı öneririm) ve orta ısılı ateşte kızdırın. Sarmısakları, kuru nane ve kekiği tavaya aktarıp 1 dakika kadar karıştırın. Suyu süzülmüş biberleri hemen katıp ağzını bir kapakla kapatın. (kurumamış biber kızarırken çok yağ sıçratır) Tavayı sallayarak biberleri 7-8 dakika kızartın.
Su, tuz, biber, şeker ve sirkeyi ilave edip ağzını kapatmadan suyunu çekinceye ve biberler yumuşayıncaya kadar pişirin. Ocaktan alıp soğumasını bekleyin ve servis tabağına aktarın.
Üzerine özellikle süzme yoğurtla karıştırdığınız yoğurdu gezdirip soğuk olarak servise sunun.
İstanbul Hatırası
Ahmet Ümit’in “İstanbul Hatırası”nı okurken ister istemez dalıyorsunuz İstanbul’un derinliklerine. E ne de olsa o bir roman yazarı. Bense bir yemek yazarı olduğum için aklım fikrim hep yemekte.
O beni müthiş bir coşkuyla İstanbul’un tarihiyle bütünleştirirken, ben bir taraftan da o tarihin yiyecek içecek manzaralarını hayal etmeye çalışıyorum.
Mısır Çarşısı ve çevresinde toplanmış bin bir kokulu aktarları, Süleymaniye’deki Tiryakiler Çarşısı’nda haşhaş kapsülünden elde ettikleri macunları satan afyoncuları, Galata’daki börekçileri, Sultanahmet Camii boyunca sıralanan seyyar kasapları, Unkapanı’ndaki bozahaneleri, bu bozaların en meşhurlarının satıldığı Atmeydanı girişini, Aksaray’ı, Azepler Hamamı önünü, Çatladıkapı ve Yedikule’deki mezbahaneleri, Eminönü Yemiş İskelesi’ndeki kuruyemişçileri, Bahçekapı’daki ilk lokum dükkanını (Hacı Bekir), Yeni Camii ve Galata’da müzik eşliğinde mallarını satan macuncuları, seyyar manavların Eminönü’ndeki Meyvehoş Gümrüğü’nden mallarını sırtlayışlarını ve daha neler neler...
Sevgili Ahmet Ümit’e sonsuz teşekkürler. İstanbul dediği ve bunu bu kadar ustalıkla yaptığı için.
Paylaş