"İnsan artık orta yaşlı biri olduğunu ’nerede o eski...’ diye başlayan cümlelerinin çoğalmasından anlıyor" der bir arkadaşım.
Bilmiyorum, ne kadar onaylarsınız bu görüşü, ama gün geçtikçe, insanoğlu doğanın dengesini bozmaya devam ettikçe, böyle başlayan cümlelerimiz artacak gibi geliyor bana.
"Nerede o eski"yi başına koyabileceğimiz şeylerden biri de Diyarbakır karpuzu olsa gerek. Eskiden 70 kilo ağırlığa kadar çıkabilen Diyarbakır karpuzunun ortalama ağırlığı şimdilerde 40 kilo. Hatta o kadar büyük olurmuş ki Diyarbakır karpuzu, bütün olarak satın alındığında fazla geldiğinden dilim dilim satılırmış.
Diyarbakır dendiğinde akla gelen şeylerden biri olan Diyarbakır karpuzunun üretimi, eskisi kadar yaygın değil. Karakış, beyazkış, pembe gibi çeşitleri olan bu karpuzun artık sadece "sürme" çeşidi yetiştiriliyor diyebiliriz. Kalın kabuğuyla hem saklamaya, hem de oradan oraya gitmeye daha uygun olan sürme karpuz, çizgili bir yapıya sahip. Kıpkırmızı etli ve iri siyah çekirdekli olan bu çeşit, bal gibi tadıyla yiyenlerin damağında iz bırakıyor.
Bugün de eskisi gibi Dicle Nehri kıyısında tarımı yapılan Diyarbakır karpuzunun eskisi kadar yaygın olmadığını söylemiştik. Oysa çeşitli dönemlerde bu karpuzun tarımı hem devlet hem de özel girişimler tarafından desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. İlki 1960’larda düzenlenen Karpuz Festivali, en büyük karpuzu yetiştiren üreticiyi ödüllendiren bir festivaldir. Başlangıç tarihinden beri birkaç kez kesintiye uğramış olan festival sayesinde Diyarbakır karpuzu daha söz edilir bir ürün haline gelmiştir.
Madem Diyarbakır karpuzu dedik, bu karpuzun şifa olma özelliğine değinen bir hikayeyle bitirelim yazımızı. Ölüme çare arayan Lokman Hekim’in yolu Diyarbakır’a düşer. Zerzevatçılar çarşısında büyük patlıcanları görünce, yöre halkının bu kocaman patlıcanları yiyip nasıl sağlıklı kalabildiğini sorar. Ama sonra, biraz daha ilerleyince, Diyarbakır karpuzunu görür ve "Demek bu insanlar yemekten sonra bol bol karpuz yedikleri için sağlıklı kalabiliyor" der.
Dereotlu
kremalı kabak çorbası
6 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
20 dakika
Malzeme listesi
á 3 adet orta boy kabak
á 1 demet dereotu
á 6 su bardağı et ya da tavuk suyu
á 4 yemek kaşığı zeytinyağı
á 2 tatlı kaşığı un
á 1 su bardağı süt
á 1 paket hazır süt kreması (200 ml)
á 1 çay kaşığı tuz, karabiber
á 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
Kabakların kabuklarını hafifçe kazıyıp yıkayın. Saplarını ayırıp her birini iri halkalar halinde doğradıktan sonra, orta boy bir tencereye aktarın. Üzerine ince kıyılmış dereotu ve 6 su bardağı et ya da tavuk suyunu ekleyip, orta ısılı ateşte, kabaklar yumuşayıncaya kadar en az 15 dakika haşlayın. Haşladığınız kabakları el blenderi ya da mutfak robotunda suyuyla birlikte ezerek püre haline getirin. Diğer taraftan, zeytinyağı ve unu orta boy bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte, tahta kaşıkla sürekli karıştırarak 1-2 dakika, un hafif pembeleşip, kokusu gidinceye kadar kavurun. Üzerine püre halindeki kabağı ve sütü de hemen ilave edip karıştırın. Tuz ve karabiberi serpiştirip, sık sık karıştırarak, kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başlar başlamaz hazır süt kremasını da katıp yaklaşık 3-4 dakika daha pişirdikten sonta ocaktan alın. Ancak bu sırada sık sık karıştırmayı unutmayın. Çorba çok katı olursa, biraz daha et suyu katabilirsiniz. Son olarak, üzerine kırmızı biberi gezdirip, sıcak sıcak servise sunun.
Bezelyeli tel şehriye pilavı
Malzeme listesi
á 2 su bardağı dolusu tel şehriye
á 2 tatlı kaşığı tereyağı
á 3 yemek kaşığı zeytinyağı
á 2 su bardağı et ya da tavuk suyu
á 1 çay kaşığı tuz, karabiber
á 2 su bardağı konserve bezelye (Haşlanmış taze bezelye de kullanabilirsiniz.)
á 1 yemek kaşığı soya sosu (Nar ekşisi de kullanabilirsiniz.)
4 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
15 dakika
Tereyağı ve zeytinyağını geniş bir pilav tenceresinde kızdırın. Üzerine tel şehriyeyi aktarıp orta ısılı ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak, tel şehriyenin rengi hafifçe kahverengileşmeye başlayıncaya kadar kavurun. Üzerine ılık haldeki et ya da tavuk suyunu hemen aktarın. Su kaynamaya başlayınca tuz ve karabiberi serpiştirip bezelyeyi ilave ettikten sonra karıştırın. Pilavı kısık ateşte, suyunu iyice çekinceye kadar pişirip ocaktan alın. Üzerine varsa soya sosu ya da nar ekşisi gezdirdikten sonra, tencerenin kapağını tekrar kapatarak 10 dakika dinlendirin. Tahta bir kaşıkla yukarıdan aşağıya hafifçe karıştırarak sıcak sıcak servise sunun.