Ne kadar yemek o kadar hizmet

Çoktandır bu köşede değinmek istediğim bir konu vardı. Sonunda, geçen gün çok yakın bir arkadaşım başından geçen bir olayı anlatınca; “ışte Sahrap,” dedim, “bahaneyi de buldun, artık yazma zamanın geldi!”

Bahsettiğim arkadaşım birkaç kişiyle bir restorana gidiyor. Dört kişi olduklarını gören garson hemen yanlarına gelip oturacakları masayı gösteriyor. Yerlerini çok beğenen müşteriler de memnuniyetle oturuyorlar masalarına. Birazdan mönüler geliyor, seçimler yapılıyor. Masadaki dört kişiden üçü sadece çorba içeceklerini, belki daha sonra başka şeyler de sipariş edeceklerini söylüyorlar. Garson biraz hayal kırıklığına uğramış bir şekilde mönüleri toplayıp mutfağın yolunu tutuyor. Aradan beş dakika geçmiyor ki, bir başka garson gelip oturdukları masanın aslında daha önce başkaları tarafından ayırtıldığını ve onları daha arkada bir yerde almaları gerektiğini söylüyor. “Neden burası gösterildi o zaman?” sorusuna da “Arkadaşımız bir hata yapmış herhalde” diyerek karşılık veriyor. Çaresiz yeni masaya giden dört kişi, bir daha aynı restorana gitmemek üzere anlaşarak çıkıyorlar oradan.
Seçkin ya da iyi diye niteleyebileceğimiz hiçbir restoranın yapmaması gereken bir şey müşteri ayrımı. Seçkin ya da iyi demekle pahalıyı kastetmediğimi de ayrıca belirtmem gerekiyor. ışini bilerek ve severek yapan bir müessesenin hangi şartlar altında olursa olsun müşterilerine eşit muamele yapması gerekir. Görevli personelin konuyla ilgili eğitilmesi de olmazsa olmazlardan biri.
Şıklık, binilen otomobil, daha önce bırakılmış olan bahşişler restoranlarda görev yapanları zaman zaman müşteriler arasında “eşitsiz” davranmaya yönelten şeyler. Bunlara bir de müşterinin ne yiyeceği eklendiğinde iş iyiden iyiye abartılmış oluyor.
Müşteri, ne giyerse, nasıl bir otomobille gelirse ve ne yerse yesin velinimettir. Aksi bir politika izleyen restoranların müşteri azlığından şikayet etmeye hakkı yoktur.

YOĞURTLU HUMUS MEZESİ

6 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜRESİ 15 DAKİKA
PİŞME SÜRESİ 40 DAKİKA

MALZEME LİSTESİ
* 2 su bardağı dolusu kuru nohut
(Konserve nohut da kullanabilirsiniz.)
* 4 yemek kaşığı tahin
* ½ su bardağı katı yoğurt
(Tatlı süzme yoğurt kullanmanızı öneririm.)
* 1 adet limonun suyu
* 5-6 diş sarımsak
* 2 çay kaşığı tuz, karabiber
* 1 çay kaşığı kimyon
* 2 çay kaşığı kırmızı toz biber
* 1 su bardağı nohut haşlama suyu
* 5 yemek kaşığı ince kıyılmış maydanoz
* Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan zeytinyağı
* 2 çay kaşığı sumak
(Kırmızı pul biber de kullanabilirsiniz.)

YAPILIŞI
Akşamdan bol suyla ıslattığınız nohudu ertesi gün yıkayıp süzün ve bir tencereye aktararak üzerini örtecek kadar suyla haşlayın. ıyice yumuşayan nohudu süzün. Ancak haşladığınız nohutların suyundan 1 su bardağı kadarını mutlaka ayırın.
İşte humusun en zor aşamasına geldik. Nohutlar ılınınca kabuklarını soyun. Bunun için nohutları avuçlarınız arasına alıp birbirine sürterek kabuklarını daha kolay çıkarabilirsiniz.
Kabukları soyulan nohutları ılık haldeyken robota aktarıp çekerek püre haline getirin. Nohutları püre yaparken, ayırdığınız 1 su bardağı haşlanan nohut suyundan ilave etmeyi unutmayın.
Eğer konserve nohut kullanacaksanız yine suyundan 1 bardak ayırın. Nohutların kabuklarını soyup, robotta çekerek aynı işlemleri uygulayın. Püre haline getirdiğiniz nohudu çukur bir kaba aktarın.
Diğer taraftan limon suyu, tahin, yoğurt ve dövülmüş sarımsakları derin bir kapta çatalla çırpın. Tuz, kimyon, karabiber ve kırmızı toz biberi de ekleyip tekrar karıştırın. Hazırladığınız bu yoğurtlu, tahinli sosu püre halindeki nohudun üzerine aktarıp malzemeleri iyice karıştırın.
Son olarak koyu boza kıvamındaki humusu servis tabağına bir parmak kalınlığında yayın. Zeytinyağını küçük bir tavaya koyup sumağı (veya kırmızı pul biberi) ekleyin. Kısık ateşte kaynayıncaya kadar pişirin.
Sıcakken humusun üzerine gezdirin. Sofraya getirmeden önce ince kıyılmış maydanozla süsleyip ılık olarak servise sunun.
Yazarın Tüm Yazıları