Paylaş
Pek çoğunuzun bir araba lastiği markası olarak bildiği Michelin (Mişlen), restoranları değerlendirmek, derecelendirmek için kurulmuş olan bir kuruluş aynı zamanda.
Yemek konusunda dünyanın en prestijli rehberi olan Michelin, yemeğin Oscarları sayılabilecek Michelin yıldızlarını dağıtırken adeta istihbarat ajanı gibi çalışan müfettişlerinden yararlanır.
İsimleri büyük bir ciddiyetle gizli tutulan bu ajanlar, öncelikle çok yoğun bir eğitim programından geçerler.
Sonra da sıra, yıldız verilmesi muhtemel restoranların gezilmesine gelir.
Birinci prensip: gizlilik
Ajanlar, yani müfettişler, yıldız adayı olan bu restoranlara sıradan bir müşteri edasıyla, bir başka deyişle, tedbil-i kıyafet olarak defalarca giderler. Bunları söylerken, müfettişlerin damak tadının ne kadar seçkin olduğundan bahsetmeye bile gerek yok sanırım.
Restoran ziyaretleri sırasında yemeğin lezzetinden sunumuna, kullanılan malzemelerin kalitesinden, restoranda müşterilere hizmet edenlerin başarısına, mönüdeki yemeklerin birbiriyle uyumundan, çatal bıçak takımına kadar her türlü ayrıntıyı büyük bir titizlik ve tarafsızlıkla inceleyen müfettişler, not almadan her türlü ayrıntıyı akıllarında tutmak ve konumlarıyla ilgili en ufak bir ipucu vermemek zorundadırlar. Çünkü mesleklerinin birinci prensibi gizliliktir.
Bilim, sanat ve yaratıcılık
Michelin yıldızıyla taçlandırılmış bir restoranda yemeklerin akla hayale gelmeyen malzemelerle pişirilmesi, yaratıcı olması, malzemelerin taze, doğal ve mevsiminde olmasına dikkat edilmesi, mümkünse her yemeğin bir hikâyesinin bulunması, sunumun ise çok şaşırtıcı ve orijinal yapılması gerekiyor.
Şimdi bu anlattıklarımdan mutfak şefinin bir sihirbaz olmasını bekliyorsunuz değil mi? Haklısınız, klasik aşçı bilgileriyle olacak bir şey değil.
Aşçı ya da şef -ne derseniz deyin- hayallerini, bilgisini, yaratıcılığını, aklını ve zekasını zorlayacak ama bu da yetmez; mutlaka biraz matematik, biraz fizik ve kimya bilgisi de olacak.
Yani, bilim, sanat ve yaratıcılık bir araya gelecek.
Böylece alışılmışın dışında, yepyeni bir yemek tadı, sunumu ortaya çıkacak.
Köpük formunda bir sos, havayla şişirilmiş yoğurt, havyar görünümlü, top şeklinde zeytinyağı, kaynatılmış şekerle yapılmış baloncuklar, bezelye suyundan minik toplar ve daha neler neler... En sonunda bu sürprizli, şaşırtıcı yemek şöleninden son derece mutlu, mesut ayrılacaksınız.
Bir de restoranın kapısında fotoğraf çektirip “vay be ne yemekti, iyi para verdik ama değdi” deyip memnuniyetinizi tekrar tekrar belirteceksiniz.
Paylaş