İngilizler bu yıl düzenledikleri Londra Kitap Fuarı’na aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 14 ülkeyi davet ettiler.
Her ükeden bir aşçı ya da yemek yazarının davet edildiği fuarın Türkiye davetlisi bendim. Bizi kendi ülkemizin yemek kültürünü tanıtmamız amacıyla yapacağımız gösteri için çağırmışlardı. İstanbul Marriott-Asia Oteli’nin genç ve başarılı şefi Eyyüp Kemal ve asistanları Ceyda ve Ayça da bana büyük bir özveriyle eşlik ettiler. 15 Nisan Salı sabahı 09:30’da Londra’nın göbeğinde bulunan otelimizden elimizdeki onlarca tencere tabakla çıkışımızı görmenizi isterdim. Üstelik önceki gece sabaha kadar Londra Marriott Otel’in mutfağında et kavurup, pilav pişirdiğimiz için gözlerimiz açılmamakta direniyordu.
Bulgur köftesi, haşlanmış buğday ve bavulumuzda götürdüğümüz daha pek çok malzemeyle dolu tencerelerle Londra’nın sokaklarında turladıktan sonra fuar alanına vardık. Ben kan ter içinde gösterinin yapılacağı alana koşup ağız mikrofonunu taktıktan sonra başladım yemek kültürümüzü anlatmaya. Bir taraftan konuşup yemek yaparken diğer taraftan da yaptığımız yemekleri izleyicilere tattırıyorduk. Hakiki Türk mutfağını temsil edecek muhteşem bir mönü hazırlamıştık. Hele bir kuru domatesli ve ıspanaklı firik pilavı vardı ki tabak tabak yediler. Fransızlar meyveli sumuhallebisine, İspanyollar ise narlı maş salatasına bayıldı. Ancak fuarın yıldızları, bizim oraların mekik şekilli kurutu, yani kurutulmuş yoğurdu ve kuru yufkanın rulo yapılıp dilimlenmesiyle yapılan sironuydu. Herkes yemekleri koklamak ya da dokunmak istiyordu. Ta 11. yüzyıldan günümüze kadar gelen ve göçebe kültürümüzün parçası olan bu yemekler o güne damgasını vurdu. Diğer ülkeler yemek sunumlarını klipler, danslar ve şarkılarla zenginleştirip artistik hale getirmişlerdi. Bizimki ise sade ve samimiydi. Ancak yüzyıllar önceden kalan yemeklerin pişirilmesi ve onca insanın doyurulması, aynı zamanda Türk yemek kültürünün iyi tanıtılması nedeniyle çok unutulmaz ve güler yüzlü bir şov yaptık. Bendeniz de 25 yıl önceden kalan ODTÜ’de öğrendiğim İngilizcemle 45 dakika kesintisiz konuşarak kendimi bile şaşırttım.
Gösterimiz bittiğindeyse alkışlar eşliğinde tebrikleri kabul ettik. Daha sonra Çin ve Danimarka kanalı gibi birkaç televizyonla röportaj yaptık. Ünlü Le Cordon Blue yemek okulundan ve daha birçok kurumdan konferans teklifi aldım. Aylarca çalışarak yaptığımız iş muhteşem bir başarıya dönüşmüştü. Akşam otele döndüğümüzde yorgunluktan kolarımı ve bacaklarımı hissetmeyecek durumdaydım ama çok mutluydum. Bu arada mutluluğum bu işler için biraz yaşlandığımı düşünmeme engel olmadı.
İçliköfte kroket
8 kişilik
Hazırlama süresi 20 dakika
Pişirme süresi
15 dakika
Malzeme listesi
500 gr orta yağlı köftelik kıyma
2 çay bardağı ince bulgur
1/2 çay bardağı irmik
(Un da kullanabilirsiniz.)
1 çay bardağı dövülmüş ceviz
1 adet orta boy soğan
(Rendelenmiş olmalı.)
1 adet yumurta
1/2 yemek kaşığı tatlı biber salçası
(1 yemek kaşığı domates salçası da kullanabilirsiniz.)
1 çay kaşığının ucuyla tuz, kimyon, karabiber
1 çay bardağı sıvıyağ
Sos için;
4 yemek kaşığı domates püresi
1 diş sarmısak
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı kuru nane ya da kuru fesleğen
İsterseniz, 1 çay bardağı ceviz içi
Bulguru ve irmiği 1 su bardağı ılık suda 10 dakika kadar bekletin. Üzerine kıyma, soğan, salça, yumurta, ceviz, tuz ve diğer baharatları ilave edip 4-5 dakika kadar yoğurun. Karışımın üzerini kapatıp buzdolabında 10 dakika kadar bekletin. Bulgur hamurundan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp sıkın ve avuçlarınız arasında mekik şekline getirin. Köfteleri ya sıvıyağda kızartın ya da bol tuzlu kaynar suda 8-10 dakika haşlayıp süzün. Sosu hazırlamak için; zeytinyağını bir tavada kızdırıp domates püresi, sarmısak ve naneyi kızgın yağda, orta ısılı ateşte 4-5 dakika pişirin. Üzerine ince çekilmiş ceviz içini ilave edip çocuklarınız acı seviyorsa kırmızı pul biber ve acı biber salçası ekleyin. İçli köfteleri yanına bu sosu koyarak servise sunun.