Güler yüzlü Eskişehir

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Bey, TAFED ve Yılmaz Usta’nın organize ettiği “Toprak Kaplarda Yemek Yarışması” etkinliğine katılmak üzere geçtiğimiz günlerde Eskişehir’e gittim. Tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra Nasreddin Hoca ve Yunus Emre’nin memleketi olması nedeniyle de ayrıca önemli olan kentte yine unutulmaz üç gün geçirdim.

Bir kent nasıl huzurlu, medeni ve yaşanabilir olur sorusunun yanıtlarını sanırım Eskişehir Belediyesi ve halkı vermiş durumda. Tiyatro, opera ve çeşitli sanat etkinliklerinin yanında her türlü sosyal aktivitenin de yaşandığı bir yer Eskişehir.
Kenti gezerken “çok yoruldum, şöyle bir banka oturayım” derseniz, sakın şaşırmayın; yanı başınızda size bakan bir kadın heykeli görebilirsiniz.
Her tarafınızın gençlerle, üniversite öğrencileriyle dolu olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Ayrıca Eskişehir benim gibi yemek sevdalıları için de son derece önemli bir coğrafya. Bir kere, keşfedilmemiş pek çok sokak lezzeti var. Karakedi’nin bozası, Tanınmış Helvacı’nın yaz helvası, Palmiye Börek Evi’nin haşhaşlı ekmeği, Odunpazarı’ndaki Açelye’nin göceli çorbası ve gözlemesi Eskişehir’in tadılmaya değer lezzetleri arasında.

Bu seferki Eskişehir ziyaretimin nedeni bir yarışmaydı, ben en çok engelli ve down sendromlu çocuklarla yaptığımız yemek yarışmasında ve onlarla ettiğimiz danslarda eğlendim.
Dönüş yolunda şöyle düşünmekten alamadım kendimi: İstanbul ömrümüzü törpüleyen, yorucu ve stres dolu bir şehir. Eskişehir ise huzur ve mutluluk dolu, yaşanılası bir yer.