Gölge oyunu perdesi

Hay hak! Perde kurduk, ışık yaktık / Gösterimiz gölge, hayal / Gerçeğin aynasıdır bu / Sanılmaya martaval / Bu perde, başka perde / Gölge oyunu perdesi / Karagöz’ü sevenlere / İşte Karagöz perdesi”

Haberin Devamı

Bu maniyle başlar “Karagöz ve Hacivat”. Ama önce anlatılacak konuya pek ilintili olmayan ilginç gölgeler geçer perdeden.
Fonda ise mutlaka bir müzik çalar.
Bu başlangıç bölümü, bir ucuna gerilmiş sigara kağıdı bağlanan “nareke” adındaki kamış düğün cırlak sesiyle sona erer.
Tef eşliğinde Hacivat çıkar sahneye ve onun giriş manisini söylemesiyle de oyun başlar.
İkinci aşamada Hacivat, perde gazeline başlar. Bu gazelde mutlaka hem felsefi hem de siyasi bir tema vardır.
Daha sonra Hacivat, uyaklı bir beyit daha söyler ve nihayet Karagöz perdede belirir. Hacivat’la bir itiş-kakış... Hacivat kaçar. Karagöz yere uzanır ve başlar Hacivat’a verip veriştirmeye.
Oyun, yan karakterlerin de katılımıyla, ön planda Hacivat’la Karagöz’ün, iki farklı kültürün örneği olan iki kahramanın, didişmesiyle sürer gider...
Ulaşılan kaynaklar, Karagöz’ün 16’ncı yüzyıldan beri bilindiğini gösteriyor.
Karagöz’le Hacivat’ın gerçek kişiler olup olmadığı da hep tartışma konusu olmuş. En yaygın inanış, Sultan Orhan zamanında, Hacivat’ın duvarcı, Karagöz’ün demirci olduğu.
Bursa’da bir caminin yapımında çalışırken yaptıkları keyifli söyleşilerle diğer işçilerin çalışmalarını aksattıkları, o yüzden de idam edildikleri söylentiler arasında.
Evliya Çelebi’ye göreyse Hacı Eyvad, Selçuklular zamanında yaşamış, Mekke’den Bursa’ya gidip gelen tanınmış biri.
Karagöz ise İstanbul tekfuru Konstantin’in seyisi.
Rivayet o ki, bu ikili bir araya gelip muhabbet etmeyi pek severmiş. Hayal-i zal sanatçıları da onların bu muhabbetlerini gölge oyunu olarak oynatmaya başlamışlar.
Günümüz gençleri için yalnızca “tarihten bir yaprak”tır belki Karagöz ve Hacivat. Neyse ki, bu ikili ramazan aylarında bazı TV kanallarında ya da Feshane’de eski ramazan eğlencelerine atfen hazırlanan gösterilerde hâlâ karşımıza çıkabiliyor.

Haberin Devamı

PATLICANLI MALATYA KEBABI

Yıkadığınız patlıcanları çatalla birkaç yerlerinden delin. Patlıcanları ocak üzerinde iyice yumuşayıncaya kadar közleyin. Kabuklarını akan suyun altında soyun. Kesme tahtası üzerinde incecik dilimleyin.
Orta boy ve kenarları yüksek bir fırın kabını fındık büyüklüğünde tereyağıyla yağlayın. Doğradığınız patlıcanları bu kaba yayarak yerleştirin.
Kuşbaşı eti orta boy bir tencereye koyup üzerine 5-6 su bardağı sıcak su ekleyin. Üzerine tuz ve karabiberi serpin.
Kısık ateşte, etler iyice yumuşayıncaya kadar pişirin ve ocaktan alın. Haşlama suyundan 1 su bardağı kadar ayırın.
Sosu için soyup tavla zarı formunda doğradığınız domatesleri kızdırılmış sıvıyağa aktarıp sürekli karıştırarak 7-8 dakika kadar pişirin ve ocaktan alın. Tuz ve karabiberi serpin. Haşladığınız eti fırın kabına yerleştirdiğiniz patlıcanların üzerine aktarın. En üste domatesli sosu gezdirin ve incecik dilimlediğiniz yeşil biber parçalarıyla süsleyin. 1 su bardağı et suyunu da üzerine aktarın.
Yemeği 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırında 30-35 dakika kadar pişirip çıkarın. Üzerine küçük bir tavada kızdırdığınız tereyağını gezdirip bolca karabiber serpin ve sıcak sıcak servise sunun.

Haberin Devamı

Malzeme listesi

- 6-7 adet orta boy kemer patlıcan
- 2 çay kaşığı tuz, karabiber
- 1 kg kuzu kuşbaşı et (Koyun eti de kullanabilirsiniz.)
- 5-6 adet orta boy domates
- 2-3 yemek kaşığı sıvıyağ
- 30-50 gr tereyağı (5 yemek kaşığı zeytinyağı da kullanabilirsiniz.)
- 5 adet tatlı sivribiber

Yazarın Tüm Yazıları