Siz de "Hayatımda yemedim onu ve hiçbir güç de yerdirtemez bana" diyen inatçılardan mısınız?
Sırf renginden, kokusundan ya da görünüşünden dolayı yemediğiniz şeyler var mı? Ben bir liste yapsam ve başlığını da "Çocukluğumda yiyemeyip sonra çok sevdiklerim" olarak atsam, bu listenin başında enginar gelir herhalde. Benim enginarı sevmememe neden olacak pek de bir şey yoktu aslında. Pek çok çocuk gibi benim de bir takım sebzelere karşı önyargılı olduğum söylenebilir kabaca.
Daha önce bu köşeye taşıdım mı enginarı bilmiyorum ama eğer taşımadıysam bu, geç kalmış bir yazı sayılabilir. Enginarın bahar aylarından itibaren pazar tezgahlarında boy göstermeye başladığı düşünülecek olursa, yazının mevsim bakımından da "geç" olduğu söylenebilir. Neyse, "Geç olsun da güç olmasın" demek ve enginardan bahsetmek lazım şimdi.
Enginar çok yıllık bir bitki. Yani toprak altında kalan kısmı bir yerde on yıl kadar yaşayıp ürün verebiliyor. Enginar yüksek miktarda ciarin içeriyor ve bahsedilen madde safra kesesi, karaciğer ve böbreklerin düzenli çalışmasını sağlıyor. Kalsiyum, magnezyum, manganez ve fosfor gibi mineraller açısından da zengin olan enginar, çok miktarda karbonhidrat ve protein de içeriyor.
Sebze olarak tüketebileceğiniz bu binbir derde deva bitkinin ayrıca yaprakları da şifa niteliği taşıyor. Yani enginar yapraklarını kaynatıp suyunu içtiğinizde de faydalanmış olursunuz bu bitkiden ama tabii ideal olan, belki de bütün sebzelerde olduğu gibi, mevsiminde taze olarak tüketmek.
Yabancı ülkelerde çocuk maması yapımında bile kullanılan enginar ülkemizde de son yıllarda hakettiği değeri görmeye başladı. Ancak gerektiği kadar çok alanda ekiliyor mu? Sorusunun cevabı "hayır". Bunun sebeplerinden en önemlisi ise enginarın iklim koşulları bakımından çok seçici olması.
Zencefilli soyalı mısır çorbası
Malzeme listesi
á 1 adet tavuk göğsü
á 2 yemek kaşığı soya sosu
á 1 tepeleme yemek kaşığı mısır nişastası
á 4 yemek kaşığı soğuk su
á 1 yemek kaşığı susam yağı
(2 yemek kaşığı ayçiçek yağı da kullanabilirsiniz.)
á 1 çay kaşığı tuz, kırmızı toz biber
á 3 yemek kaşığı mısırözü yağı
(3 yemek kaşığı zeytinyağı da kullanabilirsiniz.)
á 1 tatlı kaşığı toz zencefil
á 6 su bardağı sıcak et ya da tavuk suyu
á 400 gr konserve mısır
á 2 adet yumurta
Üzeri için;
á 2 adet taze yeşil soğan
Tavuk göğsünü keskin bir bıçakla tavla zarı formunda doğrayıp derin bir kaba aktarın. Soya sosu, mısır nişastası, soğuk su, susam yağı, tuz ve kırmızı pul biberi küçük bir kasede çatal yardımıyla iyice çırpın. Bu sosu tavuk etlerinin üzerine aktarıp elinizle iyice karıştırdıktan sonra üzerini alüminyum folyoyla kapatarak buzdolabına koyun. Marine ettiğiniz tavuk etini buzdolabında en az 15-20 dakika bekletin. Diğer taraftan, mısırözü ya da zeytinyağını orta boy bir çorba tenceresine koyup orta ısılı ateşte hafifçe kızdırın.
Üzerine zencefil tozunu katıp tahta kaşıkla 30 saniye kadar karıştırın. Böylece zencefilin aroması yağa geçecektir. Üzerine marine ettiğiniz tavuk etini ekleyip tahta kaşıkla 4-5 dakika daha karıştırarak kavurun. Sıcak tavuk ya da et suyu ve suyu süzülmüş konserve mısırı da ilave edip karıştırın. Çorbanın suyu kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra, önceden küçük bir tasta çatalla 1-2 dakika çırptığınız yumurtaları yavaş yavaş çorbaya ekleyin.
(Bir taraftan çorbayı karıştırmaya devam etmeniz gerekir.) Yumurtaları çorbaya ekler eklemez ocağın altını kapatın. Zaten yumurtalar çorbanın kendi sıcaklığıyla pişmeye devam edecektir. Servise sunmadan önce, yeşil kısmını incecik kıydığınız taze soğan, maydanoz ya da dereotuyla süsleyebilirsiniz. Tuzunu, biberini tekrar kontrol edip ikram edin.
Bizim evin bademli havuçlu pilavı
Malzeme listesi
á 2 su bardağı pirinç
á 3 su bardağı sıcak tavuk suyu
á 6 yemek kaşığı zeytinyağı
á 1 adet orta boy havuç
á 1 adet orta boy kuru soğan
á 2 diş sarmısak
á 1 çay kaşığı tuz, karabiber
á 1 yemek kaşığı ayçiçek yağı
á 1 su bardağı soyulmuş badem
Pirinci 2 çay kaşığı tuz kattığınız, bol sıcak suda en az 40 dakika kadar bekletin. Akan suyun altında yıkayıp süzün. Diğer taraftan, dışını kazıdığınız havuç, soyulmuş kuru soğan ve sarmısakları robot kabına aktarıp püre haline gelinceye kadar çekin (Havuç ve soğanı rendeleyip, sarmısakları pirinç tanesi büyüklüğünde doğrayabilirsiniz de). Ayçiçek yağını küçük bir tavada kızdırıp kabukları soyulmuş bademleri kızgın yağda, sürekli karıştırarak 5-6 dakika kavurduktan sonra bir kenarda bekletin.
Zeytinyağını geniş bir teflon tencerede kızdırın. Üzerine robotta çekilmiş havuç, soğan ve sarmısağı ekleyip tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kavurun. Süzdüğünüz pirinci ilave edip yine sürekli karıştırarak 4-5 dakika daha kavurun. Pirinç kavrulurken nişastasını dışarı verir ve hafifçe şeffaflaşır. Pirinci şeffaflaşıncaya kadar kavurup sıcak tavuk suyu ya da sıcak su ve bir tablet tavuk bulyonu tencereye aktarın. Tuz ve karabiberi serpip tencerenin kapağını kapatarak pilavı orta ısılı ateşte pişirin. Pilav suyunu iyice çekince ocağı iyice kısıp 2-3 dakika daha pişirdikten sonra pilavı ocaktan alın. Pilavı, tencerenin kapağını açmadan en az 20-30 dakika dinlendirin. Servise sunmadan önce üzerine kızarmış bademleri serpip tahta bir kaşıkla karıştırın.