Sahrap Soysal'ın nefis yemek tarifleri için bizi takip etmeye devam edin.
Paylaş
Elazığ benim için –annemin deyimiyle- Elaziz demek her şeyden önce. İlkokul yıllarım, Fırat İlkokulu ve sevgili Hocam Nezir Saltık demek sonra. Halen içimi dalgalandıran çayda çıra demek. “Delilo delilo hayrano” demek.
Elazığ demek annemden işittiğim her azar sonrası koşup göğsünde kaybolduğum Vahide Hanım ve Cahide Abla demek. Taşel Apartmanı’nın buram buram tüten sıcak dostluğu, komşuluğu demek.
Özbel Gazinosu’nda büyülenmiş gibi Erol Büyükburç izleyip Kamuran Akkor’la birlikte Dağlar Kızı Reyhan olmak demek, Elazığ biraz da.
ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİ TOPRAKLAR...
Paytonla Ankara Pastanesi’ne gidip dondurma yemek, Saray Sineması’nda kovboy filmi, Gölcük Sineması’nda Türkan Şoray izlemek, ağın leblebisi, sivrice fasulyesi, beyaz biber, şifa gazozu, kofik dolması, yumurtalı ışkın, şifani üzümü demek.
Sonra, Harput’ta Arap Baba’yı ziyaret edip çocukluğumun hayallerini dualarla dileğe dönüştürmek demek. Altı çocuk, annem, babam ve Fadime Ablamızla Taşel Apartmanı’nda geçen coşku, telaş ve çok sesli günler demek.
Bugün Elazığ benim için sık sık gidip oturduğumuz çay bahçesinde kırmızı, sarı, yeşil ışıkların süzülmesi gibi gönlümden her daim süzülen güzel duygular demek.
Hayatımın çok önemli bir bölümünün, çocukluğumun geçtiği bu topraklara tekrar gitmek, o havayı tekrar solumak bana çocukluğumun anlamlı, güzel günlerini de getirdi. Ve dedim ki;
Bir kez daha merhaba, Elazığ’a ve Elazığ’ın cânım, güzel insanlarına. Sizi hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız.
Sahrap Soysal'ın nefis yemek tarifleri için bizi takip etmeye devam edin.
Paylaş