Paylaş
Hasta yatağındaki son günlerinde de yediği tek meyve, yanına tulum peynirini katık ettiği cimin üzümüydü.
Elbette ki herkesin sevdiği meyve farklıdır. Kimisi elmasız gün geçiremez, kimisi içinden “Yaz gelse de sulu sulu Bursa şeftalisi yesek” diye geçirir.
Ben de tam bir taze incir hastasıyımdır. Temmuz ayında Nazilli’nin lop incirinden kilolarca yiyebilirim. Soymadan, sapıyla birlikte üstelik.
Ancak üzüm deyince bir duraksarım; rengine, sapına, salkımına bakar, önce bir hayran hayran seyreder, sonra da yıkayıp sofraya getiririm.
1965 yılında, rahmetli babam İller Bankası Bölge Müdürü olarak Elazığ’a atandığında, o dönem Türkiye’sinin en büyük projelerinden biri olan Keban Barajı’nın yapımı sürüyordu.
Bu nedenle o dönem Elazığ’da birçok Türk ve yabancı mühendisin ailesiyle Harput’un eteklerindeki üzüm bağlarına davet edilirdik. Üzümleri dalından yer, pekmez kazanlarının etrafında koşuşturup oyun oynardık.
Memleketim Gümüşhane’deki dut, elma, armut, erik ağaçlarının yerini Elazığ’da üzüm asmaları almıştı. Öküzgözü dedikleri parlak siyah olan ve yiyince kütür kütür ses çıkaran üzümü yedikçe yiyesimiz geliyordu.
Gençlik dönemlerimi geçirdiğim Ankara-Bahçelievler’deki evimizin karşısındaki manavımız Hacı Amca çoğunlukla çekirdeksiz İzmir üzümü getirirdi.
Şantiyeden dönen babam ise ne yapar eder Erzincan’ın kokusu metrelerce uzaktan duyulan cimin üzümünü bulurdu. Onun için üzümün kralı Erzincan cimindi. (Kasabanın bugünkü adı Üzümlü’dür.) Hasta yatağındaki son günlerinde de yediği tek meyve, yanına tulum peynirini katık ettiği cimin üzümüydü.
Üzümün doğduğu topraklar, Anadolu ve Mezopotamya olarak kabul ediliyor. Arkeolojik kazılarda çıkan birçok lahdin üzerinde üzüm salkımı kabartmaları vardır.
ÜZÜMÜN ANAVATANI BURASIDIR
Bugün dünya üretiminde İspanya ve İtalya ilk sırada olsa da üzümün anavatanı burasıdır. Kuran, İncil, Tevrat gibi kutsal kitaplardaki metinlere giren üzüm, sadece sofralık, kurutulmuş ya da şarap olarak tüketilmez.
Üzümün bitkisi olan asmanın yaprağından tadına doyulmaz dolmalar yapan Anadolu insanı, budama artıklarını yakacak olarak, suyunu ise her derde deva pekmez yaparak değerlendirir.
O da yetmez, sirke, üzüm şırası, sucuk, pestil, şirin kaygana, köfter gibi çeşitli yöresel yiyeceklere dönüştürür üzümü.
Dünyadaki bütün şeflerin tatlılarına koymak için talep ettikleri çekirdeksiz, kurutulmuş sultani üzüm sadece İzmir ve Manisa’da üretilir.
Üzüm profesörü olarak tanınan Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Altındişli, Türkiye’nin hemen her bölgesinde asma yetiştirildiğini, Doğu Karadeniz’de bile izabella adında çilek tadında bir üzüm çeşidi olduğunu söyler.
En çok bilinenler öküzgözü, Boğazkere, kalecik karası, Antep karasıdır ama Ahmet Altındişli, tarihi Bornova misketine de dikkat çeker.
Benimse aklıma Kilis’in horoz karası, Adıyaman Besni’nin kurutulmuş üzümü geldi şimdi. Peki sizin aklınızda neler var?
Paylaş