Arzak Bir yemek cenneti

Bir yemekçi olarak lunaparkıma gittim, hem çok eğlendim hem de çok şey öğrendim. İşte San Sebastian seyahatimden arta kalanlar...

Haberin Devamı

Kurban Bayramı tatilinde Michelin yıldızlı restoranlarda yemek yemek üzere ailece İspanya’nın San Sebastian kentine gittik.
Bu yolculuk “Aman ne iyi ettik de gittik” dediğim, son derece yararlı ve bilgilendirici bir gastronomik seyahate dönüştü.
Bir yemek yazarı olarak, Kuzeybatı İspanya’nın, yani Bask Bölgesi’nin geleneksel ama aynı zamanda reformist mutfağını yerinde değerlendirme şansım oldu.
İlk defa üç Michelin yıldızlı bir restoranda yemek yedim ve Arzak’ta yaşadığım bu deneyim, yemek yemenin çok ötesinde bir yemek ritüeli, töreniydi sanki.
Jean Louis Aduriz tarafından kurulan Arzak Restoran’da minik porsiyonlar halinde hazırlanmış yaklaşık 20 çeşitten oluşan tadım mönüsünü müthiş bir merak ve iştahla yedik.  Mutfakta yeni lezzetler yaratmak için tutkuyla çalışan araştırmacı bir şef ekibi vardı. Hazırladıkları her yemeğin bir hikâyesi var ve bu genç şefler mükemmeliyeti arıyorlar.
Dekorasyonu modern ve çok konforlu olan restoranın şefleri, dünyanın dört köşesinden burada çalışmak için müracaat eden onlarca kişi arasından seçilmiş.
Michelin yıldızlı bu restoranlar, yeni lezzetler tatmak, damak zevkleri için keşifler yapmak isteyenler ve gastronomik seyahatler planlayanlar için adeta cennet. Rezervasyonlar aylar öncesinden yapılıyor ve restorana giderken sanki çok özel bir kutlamaya gidilecekmiş gibi hazırlık yapılıyor.
Büyük gün gelip çattığındaysa heyecanla restorana gidiliyor. Bu kadar heyecan boşa gitmiyor; çünkü saatler süren şaşırtıcı sunumlar ve orijinal lezzetler karşısında adeta kendinizden geçiyorsunuz.
Minyatür porsiyonlarla sunulan tadımlık yiyecekler sizi tıkabasa doyurmuyor. Bu sağlıklı lezzetler taze, doğal ve mevsiminde toplanan malzemelerle yapılıyor.
Bazen bir taş ya da cam parçası, bazen de bir tablet bilgisayar yiyeceklerin sunumunda tabak gibi kullanılıyor ve bu sürprizler sizi hem şaşırtıyor hem de eğlendiriyor.

Haberin Devamı

ARTIK KENDİ YEMEKLERİMİ HİÇ YARATICI BULMUYORUM

Hani bir müzeye gittiğinizde eserleri anlamak için karşısına geçip dakikalarca bakmanız gerekir ya, bu restoranlarda yediğiniz yemekleri de bir sanat eseri gibi incelemeniz gerekiyor. Lokmalar ağzınızdayken de macera devam ediyor, çünkü keşif işlemi ağzınızda da sürüp gidiyor. Hele yanınızda kafa dengi arkadaşlarınız da varsa, bu restoranlarda saatlerce oturup keyifli sohbetler edebiliyor, bir yandan da yemekleri kritize edebiliyorsunuz.
Örneğin çilekle birlikte kürdana geçirilmiş sardalya balığını bir lokmada yerken birdenbire ağzınızda bir lezzet bombası patlıyor. Fizik ve kimya teknikleri kullanılarak pişirilen bazı yemekler işte böyle, ağzınızda patlamalar yaratarak sizi iyice şaşkına çeviriyor.
İçinizden biraz abarttığımı geçiriyor olabilirsiniz. Şöyle düşünün; bir yemekçi olarak lunaparkıma gittim ve hem çok eğlendim hem de çok şey öğrendim. İşin fenası, damağım çok havalandı. Artık kendi yemeklerimi bile hiç yaratıcı bulmuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları