PaylaÅŸ
MaÄŸara ve av konusundaki klasik hikayeye girmeyeceÄŸim ama
biraz birlikten gelen gücü de değil huzuru hatırlamakta fayda var düşüncesindeyim.
Sırtını dayamak, güç olmak,
el vermek, sahip çıkmak & çıkılmak,
aile olmak,
bir gruba dahil hissetmek, belki o nedenle o formayı o kadar sevmek,
şirketinin adını her yerde gururla taşıma isteği,
eskileri yad etmek ama çoğunlukla bir olunan dost ve aile masalarının hatıra gelmesi,
özünde kendi başının çaresine bakabiliyor olsan da uzandığında bir dal bulabileceğini bilmen ve bir gün senin de başkası için
güvence olabileceğinin gururlu huzuru.
Ne dersiniz mağara ve av hikayesinden daha tanıdık geldi mi?
...
Günümüz iş hayatı bu birlikte hareket etme halini kendi vizyonunca
ve var gücü ile temin etmeye çalışsa  ya da
tam tersi bireysellik yükselişe geçse de muhtemelen farklı şekillerde bir olmaya ve ortak paydada buluşmaya olan ihtiyacımız hiç bitmeyecek.
İnsanların konu ve kararlarla ilgili önem & öncelik derecesini belirleyebileceği ölçütler yani değerler çok elzem lakin
insan olmanın doğasından gelen o birlik olma ihtiyacı da oldukça baskın.
…
Bu nedenle kurumların iç kültürlerini oluşturma vizyonunu üstlenmeleri, bunun için ortak değerlerini ele almaları sadece günün değil
geleceğin öncelikli konusudur.
Tabi bu noktada müşterimiz önceliğimizdir, insana duyarlıyız ya da bir aradayız klişelerinden bahsetmiyorum.
İnsana dokunan, insanın bir olma ihtiyacını besleyen,
güveni arttıran,
öncelikle samimi,
en derininde geleceÄŸe dair
iz düşümlerden bahsediyorum.
Elbette çokça farklı bakıştan bahsetmek mümkün. Benim düşüncem ise insanın bağ, kurumun ise insan ihtiyacının temel alınmasından yana.
Yoksa değerler ve kültür her hali ile mühim.
DeÄŸerler demiÅŸken;
hepimize mutlu, keyifli bayramlar diliyorum.
Â
ÅžahapT.
Â
Â
PaylaÅŸ