Paylaş
BUSH
MAN ON THE RUN
Zuma Rock Records
Şimdiki nesil Bush’u genellikle “Gwen Stefani’nin kocasının grubu” olarak tanıyor olsa da ‘90’larda az fırtınalar koparmadı İngiliz ekip. Ama 2000’lerde ölü toprağı serpildi üzerlerine. 2001’de ‘Golden State’ albümünü yapıp kayıplara karıştılar. 2002’de dağıldıkları haberi geldi. Neyse ki Gavin Rossdale (Gwen Stefani’nin kocası) müziksizlikten çark etti de 2010’da ekibi geri topladı. 2011’de çıkan geri dönüş albümü ‘The Sea of Memories’in pek kıymeti bilinmedi ama müthiş bir albümdü. Şimdi o albümün ardından gelen ‘Man on the Run’da grup alternatif rock olarak nitelendirebileceğimiz genel tarzının içine bolca elektronik öğe yedirmiş durumda. Bu, başlı başına olumsuz bir durum değil elbette ama gitar tonları beni açıkça rahatsız etti. Elektronik müzik ve rock’ın harmanlanmasından çoğu zaman hoşnut olan biriyim ama bu albümdeki gitar tonları, bestelerin içine girmemi zorlaştırıyor. Yine de albümde ‘Just Like My Other Sins’, ‘Man on the Run’ ve ‘The Gift’ gibi harika şarkılar var.
JESSIE J
SWEET TALKER
Lava/ Republic Records
Amerika egemenliğindeki pop müzik dünyasına İngiltere’nin son yıllarda verdiği en büyük cevaplardan biri olan Jessie J, 9 yıllık kariyerinde üçüncü albümüne ulaştı bile. Eh, pop dünyası bu, ne kadar çok üretirsen o kadar ‘geçerliliğin’ var demektir. Sokaklardan gelip milyon dolarlık bir süs bebeğine dönüşen Jessie, geçen yıl ‘Alive’ı, şimdi de ‘Sweet Talker’ı yayımladı. ‘Alive’ albümü ile istediği etkiyi tam olarak yaratamayan Jessie, tam 52 adet besteci ve söz yazarı ile bir araya gelip bu albümü oluşturmuş! Peki sonuç? Açıkçası Nicki Minaj ve Ariana Grande destekli ‘Bang Bang’ single’ının kuvvetinde şarkıların azlığı hissediliyor. Lindsey Sterling, De La Soul ve 2 Chainz’in de konuk sanatçı olarak yer aldığı albüm aslında üst üste dört vurucu şarkı ile (‘Ain’t Been Done’, ‘Burnin’ Up’, ‘Sweet Talker’ ve ‘Bang Bang’) açılıyor fakat aynı ivmeyi koruyamıyor. Jessie J keşke acele etmeseydi de birkaç sağlam şarkı daha bulabilseydi, albüm bu haliyle ‘Alive’dan çok da ötede değil.
TOKIO HOTEL
KINGS OF SUBURBIA
Island
Onları hatırlıyorsunuz değil mi? 2007-2009 arasında kıyametler koparan Alman pop rock grubu Tokio Hotel, kariyerinin 5’inci albümüyle karşımızda şimdi! Son olarak 2009’da ‘Humanoid’ albümünü yayımlayan gruba, verdikleri bu ara yaramış gibi görünüyor. Eskiden alternatif rock’ın elektronik sularında gezinen bir gruptu Tokio Hotel, şarkı sözleri ve özellikle de nakaratları Eurovision şarkılarını andırırdı. Son 5 yılda Los Angeles’ta yaşamak Kaulitz kardeşlerin ufkunu açmış olmalı; notalarının ayakları yere çok daha sağlam basıyor ve hem imajlarında hem de müziklerinde Eurovision’dan MTV’ye ciddi bir evrim söz konusu. Vokalist Bill Kaulitz sesini her zamankinden daha iyi kullanıyor ve şarkıları tüm enstrüman ve elektronik düzenlemelerin üstüne çıkarak kumanda ediyor. Dans şarkıları yazmaktan hiç çekinmeyen grup, bunu kimi zaman elektrogitarlarla süslediği funky dozlarla, kimi zamansa tam bir pop formatında yapıyor. Grubun fan’ları dışında, elektro-rock sevenlere de öneriyorum bu albümü.
Paylaş