Eğer bir teknik adam Ortega'yı sırf kapris uğruna kulübede oturtuyorsa, Fenerbahçe'nin altına dinamit koyuyor demektir. Yazık kere yazık ki, korktuğum başıma geldi... Elinde tesbih ile kulübede hiç oturmadın, mahalle takımı gibi oynayan takımını tribündeki bir taraftar gibi izledin... Pardon tribündeki taraftara haksızlık etmeyelim. Çünkü onlar senden önce Ortega'nın oynaması gerektiğini gördü ve seni dakikalarca uyardı... Dünya yıldızını lütfedip sahaya sürdüğünde dakikalar 65.19'u gösteriyordu.
Sezon başında yönetime şikayet ettiğin, 'Gönderin bu tembel adamı' dediğin Rapaiç'ten medet umuyorsun. Denizlispor maçının son 5 dakikasını da sayarsan, 27 dakikada 4 gol yiyorsun ve savunmanın verdiği boşluğu görmüyorsun.
Sokaktaki adama sorsan, kanat organizasyonunu iyi yapamayan bir takımda Washington'un yararlı olmayacağını söyler. Ama sen hala pısırık oynayan, hücum yapamayan bir takımda Washington'dan gol bekliyorsun. Washington'un golcülüğüne kimse laf söyleyemez, ama bunu iyi bil ki, senin teknik direktörlüğünü herkes tartışıyor.
BAŞKANA ACIYORUM
Ben başkan Aziz Yıldırım'a acıyorum... Hiç unutmuyorum; Feyenoord maçına 24 saat vardı. Bir sohbet sırasında Yıldırım dedi ki, 'Yarın Ortega süper oynayacak' ardından da ekledi: ‘‘Ama hoca oynatırsa.’’ Bu sözler başkanın ne kadar endişeli olduğunu kanıtlıyordu.
Benim aklıma kötü şeyler geliyor. Şeytana uymak istemiyorum ama sanki tazminatını düşünüyorsun gibime geliyor. Çünkü oynattığı futbol, yaptığın hatalar kovulmak için başlıca bir sebep. Her takım yenilir. Her takım kötü oynar. Ama senin takımın her zaman kötü oynuyor. Geçen hafta söylemiştik, kandırma bizi demiştik. Denizlispor'u yenmiş, günü kurtarmıştın. Ama bu kez ne kendini ne de takımını kurtarabildin. Baştan da söylediğim gibi sonuç ve beraberlik kimseyi şaşırtmasın. Eğer Fenerbahçe, Fenerbahçe gibi oynasa dünkü maçı elini kolunu sallayarak kazanırdı. Bu arada Metin Tokat'ın Fenerbahçe'ye bir penaltı hediye ederek, puanı kurtarmasında rol oynadığını da söylemeden geçmeyelim.