Paylaş
Duran adam olmak… Ne güzel şey! Ne büyük bir söylem! Ne kadar asil bir haykırış!
Ama hiç bana göre değil!
İtiraf ediyorum, Duranadam’ı ilk gördüğüm andan itibaren kıskançlığımdan çatlamak üzereyim! Uzun zamandır kimseye bu kadar özenmemiş kimseyi bu kadar kıskanmamıştım!
Onu öylece dururken izlerken düşünmeden edemedim. Acaba ben en son ne zaman durmuştum? Cevap yok! Yok, ben hiç durmadım bugüne kadar. Hiç duramadım. Yanlış anlamayın çok istedim ama hiç yapamadım. Sevgilimle tartışırken bile duramadım! Halbuki tam da tartışmanın en ateşli anında dursam... Sussam… Biliyorum ki bitecek. Biliyorum ki bir süre sonra o da duracak. Ama yok durmuyorum! Çünkü duramıyorum. Durmak bir tür erdem ve bende yok!
Ama onda var… O ve onun gibi, durmanın zamanını ve gücünü bilenlerde var… İyi ki de var… Çünkü açık söyleyeyim Duranadam durmaya başlamadan önce pek çoğumuz ümidini kaybetmek üzereydi. Yorulmuş, yaralanmış biraz da sıkılmıştı. Yok, direnmekten filan değil. Karşımızdakilerin bizi hiç dinlememesinden, bir türlü anlamamasından ve hep aynı şeyleri söyleyip durmasından! Tamam belki biraz da biber gazının tadından! Sebebi ne olursa olsun yorulmuştuk. Hatta enerjimiz azalmış, ruhumuz bunalımdaydı…
İşte tam o anda çıktı meydana Duranadam. Toprak gibi sessiz ama bir çınar gibi dimdik… Öylece durdu saatlerce. Eylemsizliği eylemiydi. Kıpırdamadan duruşu, hep aynı nakaratı sayıklayan ekoseli adama cevap niteliğindeydi… Sessizliği, bir araya gelip anlamsızca “Hölöğğğ” diye bağıranlara… Tek kişi olarak tüm dünyanın dikkatini çekmesi, “Kim ne kadar büyük kalabalık toplar” yarışı yapmaya çalışanlara… Sadece duruyor olması da yapmadığımız şeyleri yapmışız gibi iftira atanlara bir mesajdı aslında.
O duruş başka bir duruştu. Öyle “Olup bitene seyirci kalayım, aman suya sabuna karışmayayım, sıcak evimden kafamı çıkarmayayım” duruşu değildi. “Yaptığın tüm haksızlıklara, gösterdiğin tüm duyarsızlıklara rağmen dimdik ve inatla duruyorum” duruşuydu.
Ve bize enerji verdi. Bizi sarj etti! Sayesinde gerekirse bir 20 gün daha direnecek gücü bulduk içimizde! Onun sayesinde bir kez daha anladık durmanın gücünü. Durmak… Durabilmek… Yeri geldiğinde ve doğru zamanda yapıldığında taşı gediğine koymak gibi çünkü. Tam susuzluktan bayılmak üzereyken verilen bir bardak su gibi.
İşte o yüzden durmalıyız gerçekten de… Durmalıyız ki bizi hiç anlamayan, son 20 günde geldiğimiz yeri göremeyen ve söylediklerimizi duyamayanlar bize yetişsin. Durmalıyız ki anlasınlar! Ama öyle evimizde, kapalı duvarlar arasında, pes eder gibi değil, durgunluğumuzla döver gibi… İşte o zaman tıpkı Attila İlhan’ın da dediği gibi “An gelir önce bir insan durur sonra bir sokak derken bir semt ve bir şehir. Bir bakmışsınız paldır küldür yıkılır bütün bulutlar!”
Duran Adamla ilgili en eğlenceli ve en damar yorumlar
• Sürekli çoğalıyorlar efendim durduramıyoruz.
• Dur de duralım!
• Durupsex yapıyormuş.
• Terbiyesiz adam. Ayakkabılarıyla duruyormuş. Ayakkabıyla durulur mu be!
• Erdoğan'ı telekineziyle öldürmeye çalışan bir faiz lobisi elemanı olabilir.
• Ergenekon bağlantısı veya CIA ajanı olabilir.
• Bir dur be adam!
• Bunlar bizi çekemeyen dış güçlerin durdurmaları!
• Tdk’yı durmak fiilini "düzene karşı çıkmak, kışkırtmak" olarak düzenlemeye çağırıyoruz!
• Kız olursa Diren, oğlan olursa Duran.
• 1 > 1.000.000
• - Ne duruyorsun burada?
+ Arkadaşımı bekliyorum.
- Ne zaman gelecek?
+ Bilmiyorum.
- Adı ne bu arkadaşının?
+ Ethem Sarısülük.
• Onların asıl korktukları Taksim'de değil Anıtkabir'de ki mezarında 75 yıldır Duranadam!
Yazarın son yazıları
# 17 Haziran 2013 Aşk yasakları sever
#13 Haziran 2013 Ben ne dersem o” diyenle baş edebilirsiniz!
#6 Haziran 2013 Zor zamanlarda kadın olmak
#3 Haziran 2013 Diren Türkiye: Aşkların en gerçeği seninle!
#30 Mayıs 2013 Hak mı yasak mı?
#27 Mayıs 2013 Ah be Rakı, ayran içtik ayrı düştük, iyi mi!
#23 Mayıs 2013 Şimdi meşgulüm, seni sonra severim!
Paylaş