Paylaş
Hayallerinin peşinde koşarken, farklı bir alanda ‘konser fotoğrafçılığı’nda kendisini profesyonelleştiren Pelinsu, “Konser fotoğrafçılığı benim gözümde, aynı salonda birkaç sanatın birleşimi” diyor. Pelinsu Duman’la, fotoğrafın hayatındaki yerini ve konser fotoğraflarının sırrını konuştuk. İşte anlattıkları...
FİLM SETLERİNDE ÇALIŞMAYA BAŞLADIM
“Kariyerim, ailem tarafından çizilmişti. Fen Lisesi mezuniyeti, ardından endüstri mühendisliği... Bu şekilde bir gelecek planı yapmıştı ailem bana. Oysa ben 13 yaşından bu yana okuldan kaçıp film ve dizi setlerine giden biriydim. Endüstri Mühendisliği okuduğum dönemde Maltepe Üniversitesi’nde de film platoları vardı. O platolarda da tecrübe edineceğimi düşünerek ailemden gizli tek tercihle bu okulu kazanıp kaydoldum ve Endüstri Mühendisliği bölümünü bıraktım. Okulla birlikte film setlerinde çalışmaya başladım. Farklı görevler alıyordum, asistanlık yapıyordum. İşin görüntü tarafına tutkulu biri olarak kameraya hep ilgim vardı. Böyle olunca fotoğraf makinesi sahibiydim. Eskiden beri yanımdan fotoğraf makinesini ayırmıyordum. Üniversitenin ilk yılında Özcan Alper’in yönetmenliğini yaptığı ‘Rüzgârın Hatıraları’ filminde reji asistanlığı yapıyordum. Fotoğraf çekmek, reji asistanlığı görev tanımı dışında elbette ama ben boynumda makine ile geziyor fotoğraflarda çekiyordum. Orada çektiğim fotoğraflar, sanatçılar ve yapım tarafından paylaşıldı. Hatta gazetelerde yayınlandı. Fotoğraflarımın yayınlanması, paylaşılması ve beğenilmesi beni heyecanlandırdı. Ve bunun heyecanın peşine düşmeye karar verdim. Bu aslında fotoğrafçılığın bende mesleki olarak başlangıç noktası oldu. Bu deneyim hiç yanımdan ayırmadığım fotoğraf makinesine beni aşkla bağladı.
‘FOCUS ON’ İSİMLİ SERGİ AÇTIM
Yine üniversite yıllarında arkadaşlarım beni bir konsere davet etti. Orada Ceylan Ertem sahne alıyordu. Yanımdan ayırmadığım fotoğraf makinesini ve bu kez mekâna gizli gizli sokmuştum. Konseri arkalarda izliyordum. Önlere doğru ilerleyerek aslında hatıra amaçlı fotoğraflar çektim. Sonrasında birkaç konserine daha gidip Ceylan Ertem’e gönderdim fotoğrafları. O da beğenip paylaştı. Yine beğenilip paylaşılmıştı fotoğraflarım... Beğenilme duygusu, yaptığımın işin takdir ediliyor olmasının heyecanı ile konser fotoğrafları çekmeye devam ettim. Başka başka sanatçılar, başka başka mekânlar eklendi. Festivaller eklendi sonra konserlere. Bu tecrübelerle portföyüm iyice gelişti. Benim de yakından takip ettiğim Dorock XL markası konser fotoğraflarına çok önem veriyor. Bu fotoğrafları sosyal medyada fotoğraf paylaşan, fotoğrafçısına değer veren her paylaşımına fotoğrafçısının imzasını koyan, bu kareleri sanatçılarla paylaşan bir konser mekânı. 2008’de beraber çalışmaya başladık, dört yılı aşkın süredir birlikteyiz. Bu arada Ceylan Ertem’in fotoğraflarını çekmeyi de bırakmadım. Sekiz yıldır onun fotoğraflarını çekiyorum. Geçtiğimiz aylarda çektiğim konser kareleri ile ‘Focus On’ isimli bir de sergi açtım. Sergide farklı sanatçılardan ve sahnelerden 40 fotoğraf vardı. İlk başladığım dönemde konser fotoğrafçılığı çok yaygın değildi. Şimdi bu işi yapan birkaç arkadaş varız.
HIZLI KARAR VERMEYİ GEREKTİRİYOR
Konser fotoğrafçılığı benim gözümde aynı salonda birkaç sanatın birleşimi. Sahnede bir sanatçı var ve yaptığı müzikle ortamın ambiyansının baş yaratıcısı. Bunun yanında sanatçının sesine kendi görsel zenginliği, belki dansçıları ekleniyor. Bir de ışık şovu ve seyircinin bu ambiyansa katkısı eklenince bambaşka renkli bir dünya oluşuyor. Konser fotoğrafçılığı da bunlara ek üçüncü bir sanat. Tabi ki ışık olmazsa fotoğraf olmaz. Ama konser fotoğrafçılığını diğer fotoğraf dalından ayıran nokta, sahnedeki öznenin sabit olmayışı, ışığın, ambiyansın ve ortamda duygunun değişken oluşu. Konser fotoğrafçılığı bu yüzden teknik anlamda hızlı karar vermeyi ve anlık inisiyatif almayı gerektiriyor. Sahnedeki sanatçının tarzı önemli. Örneğin rock müzik yapan bir grubu alt açıdan çekiyorsam, bir pop yıldızını karşıdan çekmeyi seçiyorum. Elbette bu da duruma göre değişiyor. Örneğin seyircilerin arkasında ters ışıkta aldığım bir siluetle sahneyi birleştirdiğim bir kompozisyonu da seviyorum. Konser fotoğrafçılığının zor yanlarından biri de karelerinize renk katan seyirci. Sakin ortamlar değil. Sürekli seyirciyle temas söz konusu. Bu nedenle zaman zaman zor anlar yaşayabiliyoruz. Sahnede sürekli hareket, işin başka bir zorluğu. Siz bu grubun bir başka üyesini çekerken solist bambaşka bir hareket yapabiliyor. Dolayısıyla sahneye hakimiyet önemli, sanatçının tarzına sahnedeki hareketlerine, şarkılarına tepkilerine davranış biçimlerine hâkim olmak onu tanımak önemli. 40-50 şehirde farklı farklı sahnelerde konser fotoğrafları çektim. Işıkların konumlandırıldığı yer, sahnenin büyüklüğü, küçüklüğü birçok farklı değişkeni de tecrübe ettim. Bu tecrübenin katkısı ile sahnedeki küçük zorluklar benim için daha kolay çözülebilir bir hal aldı.”
PELİNSU DUMAN KİMDİR
1993’te İstanbul’da doğdu. Ar-El Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon bölümünü bitirdi. Kariyerine sinema filmlerinde reji asistanı olarak başladı, yapım ve prodüksiyon şirketlerinde yapım koordinatörlüğü yaptı. Sekiz yıldır konser fotoğrafçılığı yapıyor, 2018’den bu yana ülkenin en önemli konser performans mekânlarından Dorock XL’ta da konser fotoğrafları çekiyor. Konser fotoğraflarından açtığı ‘Focus On’ isimli bir de kişisel sergisi var.
Paylaş