Paylaş
Ama soğuk ve kar denince Türkiye’de belki de akla ilk gelen kent Erzurum. 35 yıldır Erzurum’u yaptığı haberlerle Türkiye gündemine taşan usta isim Cem Bakırcı, medya dünyasının yakından tanıdığı isimlerin başında gelir. Yolu Erzurum’dan geçen her meslektaşımın kahvesini içmeden dönemeyeceği usta gazeteci ile Anadolu’da gazeteci olmayı konuştuk. Bakırcı, “Fotoğrafı, haberi babam dahi olsa kimseyle paylaşmadım” sözleriyle mesleğine olan tutkusunu anlattı.
HÜRRİYET HABER AJANSI’NDA BAŞLADIM
Hürriyet Haber Ajansı’nın (HHA) Erzurum bürosuna 1980 yılında ortaokul yıllarında adım attığını, ‘Ofisboy’ olarak girdiği büroda hızla yükseldiğini aktaran Cem Bakırcı, “Alaylıyım. Fotoğrafa ve gazeteciliğe tutkum karanlık oda serüveni ile başladı. HHA Benim için bir okul oldu. Dönemin HHA muhabirlerinden Yusuf Şenocak ağabeyden öğrenerek fotoğraf çekmeye de başladım. Rahmetli Yusuf Şenocak, Cemal Çelebi, Berat Yurdakul’un yanı sıra Yaşar Uçar’ın üzerimde katkıları büyüktür” dedi. Bakırcı, Erzurum’da gazeteci olmayı ise şöyle anlattı:
TEKNİK ZORLUKLARLA YARIŞIRDIK
Anadolu’da, hele Doğu Anadolu’da gazetecilik yapmak hiç de kolay değil. Şartlar teknik anlamda şimdi daha iyi. Dijital fotoğraflar, internetin daha yaygın olması mesleği teknik olarak daha kolay hale getirdi. 30 yıl öncesinde, eksi 30-40 derece soğuk hava, çektiğiniz fotoğrafı bir yerden bir yere ulaştırmak bile büyük bir sorun olabiliyordu. İlkel araç ve gereçlerle İstanbul, Ankara gibi merkezlerde görev yapan arkadaşlarla yarışıyorduk. Bir de tabii ‘Taşra muhabiriydik’ sosyal anlamda da güvence altında olmak kolay değil, Anadolu’da. Ben şanslıydım, Hürriyet gibi bir kurumda çalışıyordum. Dönemin HHA Genel Müdürü rahmetli Hasan Yılmaer sayesinde 1983 yılında sosyal hakları ve güvencesi olan profesyonel bir gazeteci oldum.
YEMEK MASASINDA POLİS TELSİZİ
Fotoğraflarım ve renkli haberlerimle Türkiye’nin bildiği gazetecilerinden biri olsam da yıllarca polis telsizi dinledim. Anadolu’da gazeteci olmak çok farklı bir duygu. Buralarda önemli olan mesleğe olan bağlılıktır. Artık Anadolu’da da ajansların temsilcilikleri var. Arkadaşlarımız sosyal haklardan yararlanabiliyor. Sigortaları var. Teknolojinin imkanlarından yararlanıyorlar. Ancak daha birkaç yıl öncesine kadar ‘Taşrada gazeteci olmak’ gerçekten çile ve sabır işiydi. Bu bölgelerde branşlaşma olmadığı için, herkes her alanda kendisini yetiştirmek zorundadır. Taşrada gazeteciyseniz her habere koşarsınız. Meslekte bana çok destek olan sevgili eşim Asiye’nin, ‘Bıktım şu telsizinden bir akşam şu telsiz sesini duymadan yemek yemek istiyorum’ sözleri ile yıllarımız geçti. O telsiz asla kapanmadı ve onun sayesinde yüzlerce özel haber yaptım. Başarılı olmak için en temel sır, ‘Mesleğini sevmek ve özverili olmaktır’ 35 yılı aşkın süredir bu işin içerisindeyim. Zaman zaman ‘yoruldum’ desem de her gün sırtımdaki 12 kiloluk çantayla haber kovaladım. Hala da çantamı sırtımdan indirmiş değilim.
HIRSIZLAR AÇIĞA BEN YOĞUN BAKIMA ALINDIM
Tabii bir de Anadolu kenti Erzurum, bir gazeteci olarak bilinen bir yüzsünüz. 1984 yılında acil serviste görevli doktorların arabalarındaki teypleri çalan 6 polis memurunun haberini yaptım. 6 polisin çaldıkları teypleri Adana’daki bir şebekeye sattıklarını ortaya çıkardım. ‘Hırsız polisler açığa alındı’ başlığı ile benim imzamla yayımlanan haberin ardından, bir gece yüzlerini göremediğim üç kişi üzerime saldırıp silahlarının kabzası ile vura vura hareketsiz kalana kadar dövdü. Bir süre Beyin Cerrahi Servisi’nde ‘beyin travması’ teşhisi ile yoğun bakımda tedavi gördüm. Üniversite içerisinde hırsızlık yapan 6 polisse meslekten ihraç edilmişti. O dönem beni en çok duygulandıran ve gururlandıran ise Hürriyet’in Genel Müdürü olan Arda Gedik’in özel uçakla Erzurum’a İstanbul’dan uzman doktorlar getirtip sağlık durumum ve tedavi sürecimde yakından ilgilenmesiydi.
“ULA IRZ DÜŞMANI ÇEKME !!! ”
Doğu’da en önemli sorunumuz iletişim kurma zorluğu. Kimse kolay kolay fotoğrafını çekmemizi istemez. Bu durum da bazen trajikomik olaylar yaşamamıza neden oluyor. Daha iki yıl önce elinde kürekle bacasının karını temizleyen 55-60 yaşlarındaki bir kadının fotoğrafını çekiyorum. Tam bu sırada kadın beni görerek kocasına, ‘Ula Necmi hele gel!.. Bir tene gavat beni kameraya alir’ diyerek bağırmaya başladı. Karısının bağırmasıyla beni gören koca; ‘Ula ırz düşmanı! Seni namussuz herif’ diyerek beni kürekle kovaladı.”
CEM BAKIRCI KİMDİR?
1966 yılında Erzurum’da doğdu. 1980 yılında Hürriyet Haber Ajansı’nın kapısından giren Cem Bakırcı, karanlık odaya ilgisi ile fotoğraf çekmeye başladı. Hürriyet’te 31 yıl çalıştıktan sonra 2011 yılında emekli oldu. Ardından 1,5 yıl Sabah Gazetesi’nde mesleğini sürdürdü. Halen Palandöken Gazetesi’nin Haber Müdürlüğü’nü yürüten Cem Bakırcı, “Çektiği siyah-beyaz filmlerin banyosunu yapıp, telefoto aracılığı ile İstanbul’a geçerek fotoğrafa başladım. Şimdi dijital dünyada devam ediyorum” diyerek serbest foto muhabiri olarak mesleğini sürdürdüğünü söylüyor. Reha Oğuzhan ve Batuhan isimli iki çocuk sahibi Bakırcı, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Erzurum Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti üyesi.
Paylaş