Paylaş
Bu önemli maçta sahada olacak, fotoğraf çekecek isimlerden biri de Hürriyet Foto Muhabiri Adem Kabayel... 20 yıldır Galatasaray’ı yakından takip eden spor foto muhabiri camiasının sevilenlerinden biri Adem Kabayel. Mesleğe nasıl başladı, nasıl foto muhabirliğini seçti, hangi ustaları örnek aldı? Gözü ve kişiliği ile mesleğin örnek isimlerinden Adem’le uzun uzun konuştuk. İşte Adem Kabayel’le sohbetimizden kısa notlar.
HER İŞE KOŞUYORDUM
Hürriyet Gazetesi’nin kapısından 1 Temmuz 1999’da girdiğini, mesleğe genç yaşta adım attığını söyleyen Adem Kabayel, “O zaman Hürriyet’in spor servisinin başında rahmetli Nezih Alkış vardı. Liseyi daha yeni bitirmiştim. Genç olduğum için ofis elemanı gibi her işe koşuyordum. 2. Lig, 3. Lig’in panoramalarını yapıyordum. Yani o liglerin puan durumları, haftanın takımı, haftanın futbolcusu, çizelgeler... O dönemde maçlar telefonla yazdırılıyordu. Servis içerisinde olduğum için telefonla bürodan statlardan maçları, yazarlardan yazılarını alıyordum” sözleriyle ilk yıllarını anlatırken gazetecilikte o dönemdeki işleyişi de aktardı.
20 YILDIR GALATASARAY’I İZLİYORUM
Hürriyet’in yazarlarından İlhan Söyler’in isteğiyle ofis içerisinde çalışırken Galatasaray’ı takip etmeye başladığını ifade eden Kabayel, foto muhabirliğine giden yolu da şöyle anlattı: “İlhan abi servis içerisindeki performansımı gördü. Beni Galatasaray’a, yanına istedi. O ara üniversite kaydımı dondurarak askere gittim. Askerden döner dönmez 2003 yılında Galatasaray’a bakmaya başladım. 20 yıldır Galatasaray’ı izliyorum. İlk başta fotoğraf çekmiyordum. Yine İlhan abinin tavsiyesiyle fotoğrafa ağırlık verdim. Yalnızca muhabir olarak değil foto muhabiri olarak da takımı izlemeye başladım. Sonrasında takımı daha yakından izleme isteğiyle fotoğrafa yöneldim. Ve Hürriyet’in Galatasaray foto muhabiri oldum. Hep Galatasaray’dan bahsedince sadece Galatasaray’ı izliyorum gibi algılanmasın. Ağırlıklı olarak sorumluluk alanım evet Galatasaray. Ama sporun her alanında varım. Tenisten golfe, yüzmeden atletizme, basketboldan bisiklete her alanda deklanşöre basıyorum. Hatta Amerikan futbolu bile fotoğrafladım. Kantara koyduğun zaman basketbol hem izleme zevki hem de fotoğraf olarak benim için çok daha renkli geliyor.”
SAHA KENARINDA SEN DE GOL YERSİN
Galatasaray, UEFA kupasını kazandığında spor servisinde olduğunu ama takımı yakından izlemeye başladıktan sonra ise 20 yılda, 8 lig şampiyonluk gördüğünü ve Galatasaray’la tüm Avrupa’yı görme şansı bulduğunu dile getiren spor fotoğrafının isimlerinden Kabayel, spor foto muhabirliğinin zorluğunu ise şu sözlerle aktardı: “Yağmur, kar, çamur, sıcak, soğuk fark etmez o sahada fotoğraf çekmek zorundasınız. Ekipman yükünüz ağır. Bu işin fiziksel güçlüğü. Ama spor fotoğrafı iş açısından da zor. Hangi takıma baktığının önemi yok. Neredeyse her takımın maçını izliyor, fotoğraf çekiyorum. Her takımı bilmeli, her takıma ilişkin bilgin olmalı gündemi takip etmelisin. O maçta hangi futbolcu önemli bileceksin. Bir gözün saha içerisinde, bir gözün yedek kulübesinde, bir gözün hocada, bir gözün protokol tribününde, yönetimde, bir gözün taraftarda olacak. Gol yalnızca sahada olmaz... Sen eğer gündemi takip etmiyorsan, konsantrasyonun eksikse sen de saha kenarında mutlaka gol yersin. Mesela bir menajer gelmiştir maçı izlemeye ya da bir önceki idmanda hocayla atışan futbolcu vardır yedek kulübesinden başını çıkaramaz ertesi günü gazetelerden okursun ne olduğunu, al sana fotoğraftan buz gibi gol...”
USTALARA SAYGI DURUŞU
“Bugün bir foto muhabiri olduysam deklanşöre basmaya başladığımda yan yana olduğum ustalardan aldıklarım sayesindedir” sözleriyle ustalara olan saygısını dile getiren Kabayel, “Başladığım dönemde sahada çok baba foto muhabirleri vardı. Atılay Kayaoğlu, İlyas Namoğlu, Vedat Danacı, Erol Demirkol, Yaşar Saygı, Süleyman Gültekin, Ruşen Güven, Şafak Kayarlar... Unuttuklarım affetsin ama bu isimlerin her biri spor fotoğrafı için Türkiye’de çok çok önemli isimler, her biri ayrı ayrı birer değer. Görevlerde bu ustaları izledim, benim öğretmenlerim oldular. Bu işi seçip, geliştiysem, fotoğrafı tercih ettiysem sebebi büyük ustaların arasında yetişmemdir. Şimdi gençlerin önlerinde maalesef böyle insanlar yok. Yalnızca fotoğraf çekiyorlar, foto muhabirliğinin heyecanını, hırsını yaşamıyor, o ruhu taşımıyorlar. Tek sebebi o ruha tanık olmamaları... O dönemdeki ortam yok. Azalan istihdam yüzünden rekabet o düzeyde değil maalesef...” dedi.
MESLEĞİN ONURUNA SAHİP ÇIKIN
Kabayel, sohbetimizin sonunda da gençlere seslendi: “Bu röportajı okuyup, bu işi yapmak isteyenlere tavsiyem var. Gazetecilik, foto muhabirliği, onurlu bir iş. Yaptığınız işe önce siz saygı duyacaksınız sonra saygı duydurtacaksınız. Maalesef günümüzde gelişen konjonktür görev alanlarında foto muhabirlerini ikinci plana atıyor. Benim bu işi yapacak gençlere tavsiyem haklarını sonuna kadar savunsunlar. Onlara tavsiyem bu onurlu mesleğe sahip çıkmaları...”
Paylaş