Yer gök komplo

Haberin Devamı

BİZ komplo teorileriyle büyümüş bir nesiliz. Bu konularda okuduk, tartıştık, yazdık. Uluslararası satranca kafa yormaya çalıştık.
12 Eylül sürecini üniversitede yaşadık. Sonrasında gelen küresel kapitalizmin işleyişini kavramaya, ekonomik krizlerde “dış etkileri” çözmeye uğraştık.
Olayların hep arka planına bakmayı önemsedik. Komplo içinde komplo bile aradık.
Bu coğrafya böyle... Dünyaya soru işaretleriyle bakıyorsunuz. İşler hiçbir zaman doğal mecrasında akmıyor gibi...
17 Aralık operasyonundan sonra iktidar sözcüleri kurulan komployu deşifre etmek için yoğun bir çaba içine girdi. Söylem aşağı yukarı şöyle:
“Yolsuzluklara elbette karşıyız ama bu güçlenmemizi istemeyen uluslararası koalisyon yok mu? Bir de onların yerli işbirlikçileri! İşte bütün bu olanlar, bu kötülükler onların eseri...”
Gözlerimiz dolacak neredeyse.
Gezi direnişi sırasında da dış kaynaklı operasyon söylemi vardı, ama bu sefer ki, komplo muhabbeti her yerden fışkırıyor. Kullanılan dil muhafazakâr bir iktidarın ağzına pek oturmuyor, etrafta yankılanıyor...
Küresel tezgahın zavallı piyonları... Sermaye, bürokrasi, medya ve güdümlü STK’larla oluşan yerli statüko konsorsiyumu...
Hatta iş şu noktaya gelmiş vaziyette. Bu öyle aşağılık, öyle sinsi bir komplo ki, konu edilen yolsuzluk ve rüşvet dosyaları nedir ki? Her şey gelişen, güçlenen Türkiye’ye karşı yapılıyor, siz seçmenler oraya odaklanın, kafanızı bulandırmayın.
Bu söylemin ana kabulü olan “güçlenen Türkiye” başlı başına sorunlu zaten. Ekonomisi kırılgan ve dışa bağımlı... Sosyal yapı gergin ve daha da gerilme eğiliminde... Hemen tüm komşularıyla sorunlu... Ordusu desen ne durumda belli değil... Böyle bir yapıyı karıştırmak için çok derin komplolara gerek yok. Operasyon gayet masumdur diyemeyiz. Yolsuzluk yoktur diyen elini kaldırsın!
İktidar komplo teorilerinde ısrarlı... Aynaya da bakmak lazım arada, öyle değil mi? Sormak lazım:
“Sandıkta aldığımız oyun gücünü özensiz, ölçüsüz, kuralsız, hatta kanunsuz kullandığımız oldu mu, oluyor mu diye...”

***

Haberin Devamı

Mandela

O kadar çok içimize kapandık ki, bu ara dünyada olup biteni görmez olduk. Mandela’nın cenaze töreni mesela...
Bir lider için şimdiye kadar görülmemiş derecede katılımcısı olan bu tören Mandela ruhunu yansıtması açısından önemliydi.
O günlerde Mandela’nın ardından yapılan değerlendirmelerde bizim için ders niteliğinde olan bir nokta dikkatimi çekti.
Mandela 50 yıla yakın devam eden Apartheid, yani ırk ayrımcı rejimi sona erdirdikten sonra bir intikam psikolojisine kapılmıyor. Tam tersi affedici bir rol benimseyip Güney Afrika için beyaz bir sayfa açıyor.
Dünya lideri olmak böyle zor ama olgun politikalar izlemekten geçiyor olsa gerek.

***

Haberin Devamı


Schumi

Yer gök komplo

ONUN taraftarı olmadım ama ona hep saygı duydum.
45’inci yaşına komada girdi. Pistlerde defalarca 300 km üzerine çıkmış olmasına rağmen bir kayak kazası nedeniyle an itibariyle hala hayati tehlikeyle karşı karşıya...
Schumacher dünyaya gelmiş geçmiş en önemli şampiyon kimliklerden biri. Sadece Formula 1 açısından değil, sportif heyecan duyan herkes için bir sembol o... Yarışmacı ruhun, disiplinin, çalışmanın, istikrarın, üstün performansın sembolü...
Umarız yeniden binebilir arabasına...

***

Demeçler

KRİZ dönemlerinde siyasetçilerin konuşurken normal zamanlara göre daha dikkatli olmaları herkesin çıkarına.
Madem borsanın ne kadar düştüğüne, kurun ne olduğuna, ülkenin kaç para kaybettiğine bu kadar meraklısınız, o zaman ona göre kullanın sözcüklerinizi. Tırmandırmamaya çalışın. İçinizden gelmese bile yatıştırıcı olmaya bakın.
Yok, yapamıyorsanız da o zaman maliyet hesabına hiç girmeyin. Komik oluyor zira.

Yazarın Tüm Yazıları