Paylaş
O sabah biraz fazla uyuduğu için yürüyüşe geç kalmış bir arkadaşım aradı dün. Numune Hastanesiydi.Patlamayı hafif yaralı atlatmış erkek arkadaşının başındaydı.
Yunus’un kırıkları varmış. Bir de vücuduna saplanmış bilyeler sanırım. Patlamayla birlikte refleks olarak kendini yere atmış cenin pozisyonuna geçip hedef küçültmüş. Yanındaki arkadaşı maalesef ölmüş.
“Ağır yaralı çok mu?” diye sordum arkadaşıma. “Var, kafa travmaları nedeniyle bilinci kapalı hastalar var” dedi. “Siz ne zaman çıkacaksınız?” dedim?“Galiba bir iki gün daha buradayız” dedi.“Vücutta ödem var, kan dolaşımında bir problem olmasın diye tedbiren tutuyorlar” diye de ilave etti.
“STK’lar hem tıbben hem hukuken hem de moral destek açısından canla başla çalışıyorlar” dedi.Bu arada HDP milletvekili Osman Baydemir ve CHP milletvekili Utku Çakırözer’in ziyareti birilerine dertlerini anlatmak açısından yararlı olmuş.
Böyle facialarda tüm dikkatler önce doğal olarak hayatını kaybedenler üzerine dönüyor.Vay gidene!
Olayın soğumaya başlaması ile birlikte bu kez yaralıların dramı başlıyor.Bazı yaraların iyileşmesi uzun zaman alıyor, bazı yaralar hiç iyileşmiyor. Vay kalanlara dedirtebiliyor!
Zira bu ülkede hayat acımasız şekilde devam ediyor. Katliamlar katliamlarla örtülüyor!
Suruç yaralıları ne durumda kimbilir?Ankara yaralılarının da belki birçoğu hayatlarına kaldıkları yerden devam edemeyecek.Fiziksel ve ruhsal yaraların kabuk tutması kolay olmayacak.
Bunca yıllık terör deneyimi olan bu ülke keşke “terör yaralıları” için bir veri tabanı geliştirmiş olsaydı.Oradan yaralıların durumu, ihtiyaçları takip edilebilseydi.Kendilerini kaderlerine terk edilmiş hissetmeselerdi. Sosyal dayanışma imkânı sağlanabilseydi.
Bu ülkede yası bile sulandaranlar varken böyle beklentiler çok iyi niyetli, biliyorum. Ayrıca güya devlet himayesindeki Gazi’lerin durumu da ortada…
Olsun, siyasilere önleyemedikleri terörün süre gelen sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmış olalım da!
******
TERÖR AKLIMIZ
7 Temmuz-12 Ekim döneminde 145 güvenlik görevlisi, 137 sivil insanımız terör olayları sonucu hayatını kaybetmiş.
Sivil kayıplar ağırlıklı olarak Suruç ve Ankara’dan… Bir de Diyarbakır patlaması var.Muhtemelen de Işid kaynaklı eylemler!
Güvenlik görevlileri PKK veya uzantılarının eylemlerine kurban gitti.
30 küsur yıllık terör deneyimimiz var.Uzaktan yazması kolay belki ama çok fazla değil mi bu kayıplar?
PKK metot değiştirmiş olsa bile yıllardır içimizdeki örgüt. Önce ateşkesi bitirdiler. Sonra tuzaklarla öldürdüler.Patlayıcı döşeyip öldürdüler. Nasıl düşüldü o tuzaklara?
Işid nispeten yeni olsa da bilinen bir örgüt. Ne tür eylemler yaptığı belli. Suruç’tan sonra gerekenler yapılmış olsa Ankara önlenemez miydi?
Bunca yıldır yaşanmış onca kayba rağmen geliştirdiğimiz terör aklı yetersiz demek ki.Bu da başka bir acıklı durum!
******
100 TUHAF KİTAP
Konuyu değiştirip nefeslenelim biraz.
Kitap koleksiyonu Murat Gültekin’e ait.Yıllar içinde emek emek toplanmış.Neredeyse her kitabın kendi hikayesi var.
Yazar Ahmet Büke bu koleksiyon taradı ve içinden muhtelif yıllarda ülkemizde basılmış 100 tuhaf kitabı ayıkladı. Tek tek inceledi.Kısa notlar aldı.Ağaçkakan yayınları da bu çalışmayı kitaplaştırdı.
1967 basımı “Asi Gençlik: Elli yılın raporu” kitabıyla başlayan kitap 68 basımı “Bir Savcının Dosyası” adlı kitapla bitiyor. Kitaplar basıldıkları tarihin ruhunu yansıtması açısında da ilginç.
Ahmet Büke önsözünde “bu cennet, bu cehennem ve elbette bu külliyat bizim” diye yazmış.
Edinin derim.
Paylaş