Paylaş
UĞUR Kurt öldürülür. Ondan önce ihmal sonucu 301 madenci öldürülmüştür. Ondan önce başka çocuklar, başka gençler vurulup katledilmiştir.
Tersanelerde işçiler düşüp düşüp ölür. İş kazaları gazetelere iki satır haber olur geçer.
Bu ülkede otelde insanlar yıkılmıştır... Depremlerde onbinler ölmüştür... Sel olmuştur.... İnsanlar dere yatağında kalmıştır.
Trafik kazaları terörden fazla can almıştır. Cezaevlerinde yangınlar çıkmıştır. Gözaltında ölenler olmuştur.
Sokak ortasında gazeteci indirilmiş, bombalarla insanlar katledilmiştir.
Faili meçhulleri vardır bu ülkenin. Köy boşaltmaları.
Yakın geçmişin neresine bakarsanız bakın, ama doğal yolla gelmiş ama insan eliyle yapılmış acılar görürsünüz. Travmalar ülkesidir burası.
Görmek isterseniz akıl tutulması görürsünüz, ihmal görürsünüz, adam sendecilik, insan hayatına saygısızlık, hatta meydan okuma ve suç ortaklıkları görürsünüz.
Ha tabii, acılar sessiz yaşanmaz buralarda. Her seferinde kıyamet kopar. Ağıt yakmakta üzerimize yoktur. Yas tutmayı iyi biliriz!
Demeçler patlar. Mangalda kül bırakılmaz. Bu son olsun denir. Son olmaz. Olmamıştır. Kimse istifa bile etmez!
İnsanlar sorumluların, suçluların, azmettiricilerin bulunup yargılanıp, hakkıyla cezalandırılacağına inanmazlar. Bu yöndeki toplumsal talep saman alevi gibi, önce parlar sonra “hayat devam ediyor” kıvamına dönüp zayıflar.
Bu hedonist çağda bütün bu can sıkıcı konuları gündemde tutmak hakikaten kolay değil. Bir yanda borcunu çevirme derdinde olan hane halkı. Diğer tarafta bütün bu kötülükleri o kadar da önemsemeyen bir güruh.
Felaketler sonrası bir istifayı bile söküp alamayacak kadar cılız bir toplumsal tavır!
İş güvenliği mi? Deprem mi? İhmaller mi? Günlük hayatımıza yerleşmiş küçük küçük başka ihlaller, başka bozukluklar mı?
Daha hafif konular bu “can sıkıcı şeylere” göre daha çok ilgi çeker.
Aman keyifler kaçmasın... Aman hayat kısa... İyimser olmak lazım... Düzeltmek bize mi kalmış... İşimize bakalım... Bu kaytarmaktır. Görmezden gelmektir.
Hakkıyla cezalandırılmayan her facia, her cinayet, her kötülük yeni bir acının tohumu aslında.
Masum değiliz hiç birimiz!
Paylaş