Paylaş
Yeni FED Başkanı Janet Yellen
FED, yani Amerikan Merkez Bankası, son küresel krizin başından bu yana hayatımızdaki en önemli ekonomik aktör. Orada aldığı kararlar buradaki fiyatlara etki ediyor.
Burada yaşanan iyiliklerin de bir kısmı FED sayesinde. Ne de olsa sisteme 3 trilyon doların üzerinde para verdi. Vermeye de devam ediyor. Patron cömert.
Ancak en son Mayıs ayında, halen devam ettiği aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını 15-20 milyar dolar azaltabiliriz dedi. İlelebet para vermeye devam edemeyeceği için.
Bunun üzerine bizde döviz kuru ve faiz sert şekilde yükseldi. Yani FED’in parayı kısma durumunda neler olabileceği test edilmiş ve onaylanmış oldu.
Aslında bütün dünya FED Başkanının ağzına bakıyor. Fakat biz ciddi bir cari açıkla yaşaya geldiğimiz için çok daha kırılganız. Dünyada oluşabilecek herhangi bir likidite darlığı ihtimali bile bizi sarsmaya yetiyor o yüzden.
Şimdilerde FED yeniden yumuşama eğilimde gibi. O yüzden de içeride Mayıs ayından bu yana süren tansiyon hafiflemişe benziyor. Faizler düşme eğilimine girdi. Borsa yeniden kıpırdandı. Ancak döviz sepeti yüksek kalmaya devam ediyor.
Önümüzdeki iki üç ay daha finansal piyasalar açısından daha az gergin geçeceğe benziyor. Olumlu ama temkinli bir seyir denebilir.
Bu arada farklı sesler de çıkıyor tabii. Geçen hafta tanınmış İsviçreli yatırımcı Marc Faber FED’in para arzını kısamayacağını, bu para bolluğunun sonsuza kadar devam edeceğini iddia etti yine. Hatta ironiyle karışık, 85 milyar dolarlık aylık alımı 150 milyar dolara çıkarmak zorunda kalabileceğini söyledi.
Bu uç bir ihtimal gibi görünse de piyasaların aşırı FED desteği bağımlısı haline geldiği bir gerçek. Bunun da sürdürülemez olduğunu herkes biliyor.
Hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
***
GEZİ RUHU
Pek çok açıdan bir milat oldu Gezi olayları. İkisini çok önemsiyorum.
En önce devletin nasıl bir şiddet aygıtı haline gelip kendi vatandaşının ölümüne yol açabileceğini herkes gördü.
Daha önce belli coğrafyalarda daha dar toplum kesimleri devlet şiddetine maruz kalmıştı. Şiddet büyük kentlerin en mutena semtlerine çıktı bu kez.
Gezi ayrıca çevre duyarlılığını arttırdı. Çevre ihlalleri daha görünür oldu. Arkadaki anlayış daha çok sorgulanır hale geldi. Çaresizlik hissedilirken, çevre saldırılarına karşı bir şeyler yapabileceğine dair bir umut oluştu.
Şu aralar Gezi ruhu zayıfladığına dair görüş belirtenlere rastlıyorum. İçimden gülümsüyorum. Zira bu ülkede Gezi ruhunun en büyük besleyicisi bizzat iktidarın kendisi.
Demokrasiyi ve çevreciliği bu şekilde yorumlayan bir iktidar oldukça Gezi ruhu sürekli canlı kalır, büyür de büyür. Her yer müdahale, her yer ihlal zira.
Paylaş