Paylaş
EDEBİYAT dünyasına öyküleriyle giren ve kitapları Sait Faik, Oğuz Atay gibi saygın ödüllere layık görülen İzmirli yazar Ahmet Büke’nin ilk romanı bu hafta yayımlandı.
Büke, öykücülüğüne İzmir’i anlatarak başlamıştı. Zaten ilk kitabının adı da İzmir Postası’nın Adamları idi.
Doğup büyüdüğü coğrafyadaki hayatları ve insanları anlatan yazar, zamanla edebiyat evrenini genişletti ve Türkiye’nin bin bir rengini bize getirdi. Büke, şimdi yine doğduğu ve büyüdüğü sokaklara geri dönmüş sanki. Ama bu defa bir gençlik romanıyla...
Gençlik edebiyatı, Batı’da çok uzun süredir büyük genç kitlelerini okuma serüvenine taşıyan bir tür olarak öne çıkıyor. Bizde de bu konuda bir süredir hareketlenmeler var. Yeni markalar ve geleneksel yayıncılar bu alana ve genç okuyucu potansiyeline dikkatlerini çeviriyorlar. Hele geçirdiğimiz son sıcak yazdan sonra bu mecra iyice hareketlenecek gibi.
Büke, kitabında İzmir’de büyümüş bir genci, Bedo’yu anlatıyor. Varyant’ta, Körfez’e bakan eski bir apartmanda dedesi ve annesi ile yaşayan Bedo, Kordon’un, Kemeraltı’nın, Mezarlıkbaşı’nın ve Tilkilik’in bin yıllık sokaklarında büyürken kendi macerasını da getiriyor bize.
Aslında kitabı okurken anlıyoruz ki, Bedo’nun macerası, sadece bir gencin değil ondan önceki kuşakların ve sadece İzmir’in değil memleketin en uzak noktasının da macerası.
Roman bir yapbozun parçalarının yavaş yavaş bir araya gelmesiyle son cümlesine kadar merakını sürdürüyor okuyana.
Bu aslında biraz da bizim hikâyemiz. Hem İzmir’in hem de Türkiye’nin yaslı ve şen öyküsü.
http://www.on8kitap.com/kitaplar/mevzumuz-derin
Mevzii Çevre Direnişleri
ADI üzerinde Ağaçlı Yol. Üstelik yılların ağaçlı yolu. Bornova’yla özdeş. Şimdi AVM tehdidiyle karşı karşıya. Şaşırdık mı? Tabii ki, hayır?
Şu ara yurdun pek çok yerinde “büyüyelim de nasıl büyürsek büyüyelimciler” gemi azıya almış durumda. Bazen göstere göstere, bazen de çaktırmadan yürütüyorlar işlerini.
Projelerine, AVM’lerine, binalarına, yollarına yer açmaya çalışıyorlar. Paftaların üzerinde kalem oynatarak nereden ne çıkartırız hesabı yapıp geleceğimizi şekillendiriyorlar. Hikayeleri hep çok parlak, hep çok muhteşem!
Karşılarında ise, bari elimizde kalanları koruyalım deyip direnmeye çalışanlar var. Bazen romantik bulunmuş, bazıları zamanında istemezükçü olarak damgalanmış, bazıları tehdit edilmiş, baskı görmüş ama sayıları giderek büyümüş bir kitle bu. Yaşadıkça görmüş, yaşadıkça öğrenmiş.
Artık eskiye çok daha kalabalıklar. Çok daha duyarlılar. Örgütlü olmasalar bile daha organizeler. Dedikleri, savundukları şeyler makul çoğunlukta da daha fazla karşılık buluyor artık. Gezi’yi yaşamışlar bir de. Sosyal medya sayesinde güçleri artmış.
Ama işin hukuki işleyişi ne yazık ki, hala daha çok yavaş... Yapanın yanına kar kalma durumu hala geçerli. Hukuk kendine gelmedikçe de mevzi çevre direnişleriyle korunacak korunması gereken.
Buraya da yazıyorum işte. Bornova’nın ağaçlık yolu ne ki? Kültürpark’ın sergi alanları Gaziemir’e taşındığında siz görün bakın parlak projeler nasıl patlayacak! Ne AVM’ler sığar o 400 dönüme.
Benim takıntım artık Kültürpark. Kem gözlerden koruna! Bu kentin en değerli alanı...
Bilmiyor musunuz bunları? Yeşil alanlardan ne binalar çıkarmışlardır. Dur durak bilmezler.
“Uçuracak projeler” muhabbeti başlar ilk önce. Ardından “yoksa siz gelişmeye karşı mısınız?” nakaratı gelir. Sonrası malum.
Onun için nerede Kültürpark lafı geçse alarma geçiyorum artık.
Sosyal medyanın kadınları
KÜRESEL istatistiklere göre sosyal medyada kadınlar erkeklere göre daha aktif ve daha fazla vakit geçiriyor. Bunun Türkiye’de de böyle olduğunu düşünüyorum.
Kadınlar bizlere göre daha hareketli, daha dışa vurumcu, daha fazla geri bildirim yapıyor. İstatistiğini bulamadım. Facebook ve Twitter’daki kişisel gözlemlerim böyle diyor.
İnternet ortamındaki kadın blog sitelerinin patlamış olması tesadüf değil. Bu da güzel... Yazmak isteyen, yazacak şeyleri olan yazabilmeli. Kadının içindeki kadın konuşabilmeli.
Okuyucu zaten zaman içinde neyin devam etmesi gerektiğine karar verir. Kaldı ki, erkeklere göre daha sıkı okuyucu olan kadınların hemcinslerini okumak istemesi de çok doğal.
Sık sık karşıma çıkan sitelerden biri www.kadindankentler.com. Sloganı “Bir kadının istediği her şey”. Hakikaten kapsamlı bir site...
Ancak bazı başlıkların altına muhalefet şerhi koymak istediğim oluyor.
Kimi zaman “siz hangi Türkiye’nin, hangi kadınından bahsediyorsunuz” diye sormak istiyorum. Yani, www.cukuroavadapamugagidenkadın.com diye bir site olsaydı orada neler yazardı kim bilir?
Bazen de kadın erkek ilişkilerinde erkekleri bu kadar kolay mahkum etmeyin lütfen diyesim geliyor. Erkek örneklemeniz yeterince zengin mi diye sorarak...
Paylaş