Paylaş
BU yıl kitap fuarındaki etkinliklerden bir tek Sezgin Kaymaz – Tanıl Bora söyleşisine katılabildim.
Hiç Sezgin Kaymaz okumamıştım. Salona daha çok Tanıl Bora aklı için gittim. Umduğumdan çok daha fazlasını buldum ve mutlaka Sezgin Kaymaz okumaya başlamam gerek diye düşündüm.
Fuar’ın zengin program içinde katılamadığım ve aklımın kaldığı programlar da oldu:
Dağhan Irak ve Diyar Saraçoğlu’nun işlediği “Hegemonyaya Karşı Bir Mevzi Olarak Sosyal Medya”...
Füruzan, Hülya Soyşeker, ve Birsen Ferahlı’nın katıldığı “47’liler 40 Yaşında”...
Bir de İlber Ortaylı’nın konuşmacı olduğu “İmparatorluğun Son Nefesi”...
Bugünün teknolojisinde bu etkinlikleri internet üzerinden canlı yayınlamak çok zor değil aslında. Hadi o olmadı toplantılar kolaylıkla kaydedilip internete konabilir. Böylece sözler uçup gitmemiş, kayda geçmiş olur. Yapılmamasının bizim bilemediğimiz bir nedeni olsa gerek.
Bu yılki kitap fuarının benim için bir başka güzelliği daha oldu. Geçen haftaki fuar notları yazımda sevgili Şadan Gökovalı’dan söz etmiştim bir cümle içinde. Şadan Hoca kaçırır mı? Hemen o gün bana rahmetli dedemi ve babamı güzel sözlerle yad eden bir mesaj attı.
Asıl sürprizi ise, hafta içi benim için hazırladığı zarfla yaptı. Zarfın içinden neler çıkmadı neler... Babamla, dedemle ilgili... Son zamanlarda aldığım en güzel hediyeydi.
Bu nisan ayında Ünal Türkeş’in Devrim Gazetesi’nde dedem Ethem Serim’den bahsettiği köşe yazısı mesela... Şadan Hoca sayesinde kaçırmamış oldum ki, dedemin yeri bende apayrıdır.
Tabii, ertesi gün bu zarfın içindekileri tatil için İzmir’e gelen kardeşim Ethem, eşi, çocukları, kayınpederi ve kayın validesiyle paylaşmak da hoş bir sürpriz oldu.
Kitapların tılsımı diyelim buna. Lafı bile küçük bir halka başlatır. Büyütür, büyütür, güzelleştirir.
Paylaş