Kılık kıyafet bir şey der mi?

Haberin Devamı

Bu kez İsviçreli değil, Amerikalı bilim adamları oturup araştırmışlar. Hem de 1955 yılında. Yaya geçidinde kırmızı ışıkta bekliyorsunuz. Yanınızda bekleyen iyi giyimli yaya, yolu uygun görüyor ve kırmızı ışıkta karşıya geçiyor. Takip eder misiniz? Uyarır mısınız? Ayıplar mısınız?
Araştırmaya göre kırmızı ışığı ihlal eden iyi giyimli birini takip etme ihtimaliniz, kötü giyimli birini takip etme ihtimalinizden çok daha fazlaymış. Statü sahibi olduğu düşünülen kişilere daha kolay yakınlık duyuluyormuş.
O yıllarda o coğrafyada yapılan bu araştırmanın şahsen bugün bu coğrafyada da geçerli olduğu düşüncesindeyim. Kılığa kıyafete yerli yersiz anlamlar yüklüyoruz.   
Geçenlerde bir yönetim kurulu toplantısındaydık. Şirketin sosyal medya yüzünü yöneten ajansın sahibi ile tanışacak ve yeni dönem için önerilerini dinleyecektik.
Otuzlu yaşlarda, saçı başı dağınık diyebileceğimiz, lastik ayakkabılı, hırpani kazaklı bir adam içeri girip kendini tanıttığında yadırgamadım değil. Tamam, rahmetli Steve Jobs da kravat falan takmazdı.
Bill Gates de öyle. Yine de kafamda bir soru işareti oluştu.
Sunum başladıktan bir iki dakika sonra aklımda soru işareti falan kalmadı. Sunum bittiğinde de doğru bir seçim yaptığımıza, bu ajansla ses getirecek projeler gerçekleştireceğimize kanaat getirdim.
Sunum gayet başarılı ve ikna ediciydi.
Baştaki kıyafet önyargımı hatırlayıp gülümsedim. Daha önyargısız bakabilmeliydim.
Sonra birden şüpheci yanım aklımı dürttü:
O genç arkadaş bu kıyafet işini beklentileri düşük tutmak için bir sunum tekniği olarak kullanıyor olabilir mi?
Bir dahaki toplantıda kendisine soracağım.

Haberin Devamı

Kılık kıyafet bir şey der mi

“Pi”nin yaşamı

Görülmesi gereken bir film. Üç boyut teknolojisi ile iç içe geçmiş çarpıcı bir hikaye. Müthiş bir anlatım.
Filmin arkasındaki hikaye de ilginç. Filme konu olan romanı Kanadalı yazar Yann Martel yazmış. Dört beş tane Londra yayınevinden ret yanıtı aldıktan sonra kitap 2001 yılında Kanada’da yayınlamış.
Bu arada, Yann Martel “Pi” ile ilgili ilhamı Brezilyalı yazar Moacyr Scliar’ın 1981’de yazdığı “Max ve Kediler” kitabından almış. İki kitap arasındaki benzerlik aralarında ufak bir gerginlik de yaratmış.
Kitabın filme çekilmesi fikri de 2003 yılına kadar gidiyor. 2009 yılına kadar muhtelif sorunlar yüzünden yönetmen değiştire değiştire gelen film en sonunda Ang Lee’nin eline teslim ediliyor. 70 milyon dolar ek bütçeyle bitiriliyor. Kolay olmuyor bu işler...
Filmde genç Pi yaşam savaşı veriyor... Benzeri bir mücadele filmin ortaya çıkması için gerekmiş ama değmiş. Kaçırmayın derim.

Haberin Devamı

Sahici

Çoğumuzun şiir yazmışlığı vardır. Daha doğrusu şiirimsi şeyler. Şiir alt alta yazılan dizelerden, zorlama kafiyelerden ötedir aslında. Sahici şiire vardığınızda doğru yerde olduğunuzu hissedersiniz.
Öykü yazanlarımız olmuştur. Öykümsü metinler. Herkesin anlatacak kahramanları vardır. Öykü, sözcüklere renk, koku, his vermektir biraz da. Sahici öykü her cümlede belli eder kendini.
Roman yazanlarımız vardır. Sahici roman günlerce içinde yaşadığınız, içinde kaybolduğunuzdur.
Bu ara kitap yazan yazana. Anlatmak isteyen isteyene. Yazar sayısı okur sayısından hızlı artıyor sanki. Hepsi saygın ama hepsi sahici sayılmaz.

Bu konuları yazmak sadece enerji kaybı!

Haberin Devamı

EXPO: 2015 EXPO’su için çalışmış biri olarak EXPO’yu artık o kadar önemsemiyorum. İzmir’in EXPO’yu yürekten istediğine de inanmıyorum.
VERGİ REFORMU: Son yılların en büyük kandırmacılarından biri. Hükümetler geldi geçti, verilen sözler asla tutulmadı. Cari durum: Kümesteki kazlar aynı.  Allahtan ki tüyleri bol!
NEFRET DİLİ: Önce ne olup ne olmadığını anlatacaksın. Sonra da “Allah belasını versin bu nefret dilinin” kıvamındaki tekerlemeleri düzeltmeye çalışacaksın... Of ki of!   
AHLAK FELSEFESİ: “Cinsellikle ne alakası var” deyip topa girersen sert faullere maruz kalabilirsin. Sonrası faul müydü, değil miydi diye tartışırken yorgun düşmece!
Bu başlıklardan uzak durmak en iyisi...

Yazarın Tüm Yazıları