Paylaş
Kaotik bir ülkeyiz. Bir sabah bir adım atılıyor, tüm dengeler değişiyor. Ortalık birbirine giriyor. Geleceği kestirmek imkansız hale geliyor.
Saflar yeniden belirleniyor. Karaya ak diyenler tam tersini savunmaya başlıyor. Zamanında göz yumulana isyan edenler oluyor.
İlke mi? Tutarlılık mı? Gelenekler mi? Yok, amaç tamamen kaosu fırsata çevirmek.
Böyle bir ülkede okullarda kaos teorisi mutlaka okutulmalı aslında. O zaman bütün bu olanlara daha bir anlayarak bakmak mümkün olabilir.
Teoriyi kısaca hatırlarsak:
1. Düzen düzensizliği yaratır.
2. Düzenin anlayamadığımız hali (kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır.
3. Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır.
4. Düzen düzensizlikten doğar.
5. Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.
6. Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.
Özellikle son maddenin yaşadığımız süreçte önemli olduğunu düşünüyorum.
******
KİM SÖYLETİYORSA ARTIK!
Dünyanın yirminci ekonomisiyiz. Hükümetin en iddialı olduğu alanlardan biri ekonomi… Yüzde elliye yakın oy oranında ekonomide gösterilen performansın payı büyük.
Sayın Başbakan İl Başkanları toplantısında Halkbank’la ilgili konuşuyor. Tam da Erdoğan Bayraktar’ın istifa ettiği gün. Halkbank operasyonun merkezindeki banka.
Diyor ki Başbakan iktidarımız döneminde Halkbank’ın ederi 25 milyar dolar değere ulaşmıştır. Rakam kulağımı tırmalıyor. Ekrana bakıyorum. Piyasa değeri o an için 7,5 milyar dolar. Grafikten görüldüğü kadarıyla da geçmişte en fazla 15 milyar dolar etmiş.
Küçük bir rakam hatası denebilir ama Sayın Başbakan bu tip yanlışları sık sık yapıyor.
Gezi’yi ekonomideki Mayıs performansına karşı yapılmış olarak nitelemesi de dehşet verici mesela.
Zira Mayıs ayı FED’in parayı kısıyorum söylemlerinin başladığı ve dünya piyasalarında ilk sarsıntının olduğu aydı. Malum, FED oyunun ana belirleyicisi. En baba dış mihrak!
Başbakan’ın konuşmalarında bir özensizlik var. Metin yazarlarından kaynaklanıyor olabilir. Biraz panik de var herhalde. Gerçeklerden kopuşun işareti de olabilir bu potlar!
Bir de bırakın artık şu “operasyon oldu, ülke şu kadar milyar dolar kaybetti” muhabbetini. O zaman ben de sorarım: Gezi’yi tırmandırarak değil, yatıştırarak yönetseydiniz, bugün faizler nerede, kur nerede olurdu acaba?
Ya da bu yolsuzluk iddialarının üzerine güven verici biçimde gidilseydi… Dış mihrak mazeretine sığınılmasaydı… Bugün borsa bu kadar düşmüş olur muydu?
Unutmamak lazım. Ekonomimiz dış mihrakların verdiği paralarla dönüyor, enerjimizi dış mihraklar sağlıyor.
******
2013 EVLERDEN UZAK!
2013 dostla, düşmanın netleştiği, destekçiyle, köstekçinin ayrıştığı, bu yaşımda bile bana hayata dair yeni şeyler öğreten bir yıldı benim için.
İzmir için anlamlı bir yıldı bence. Kentin iktidarla ilgili kaygılarında o kadar da haksız olmadığı görüldü.
Ülke için 2013 maalesef ayrışma, kutuplaşma yılı oldu.
Dünya pislikleri halının altına süpürmeye devam etti bu yıl da.
2014 herkes için daha iyi olur umarım.
*****
BÜYÜK RESİM DEDİĞİNİZ
Yandaş medyanın iktidar kanadı tarafından büyük resme bakın tavsiyesi geliyor bu ara.
Vallahi ben büyük resme baktığımda kısmen bir Amerikan gölgesi, ufak tefek başka dış renkler görsem de tablonun göbeğinde Türkiye’yi yönetme anlayışını görüyorum.
Yıllar geçtikçe merkezileşen, özgüven kazandıkça sertleşen, herkesi yanlış kendini doğru sayan bir tarz bu.
Hem çevreci, hem nükleerci… Hem özgürlükçü, hem her şeye müdahaleye meraklı… Hem Avrupacı, hem Şangaycı.
Eninde sonunda kendi zıddını yaratması kaçınılmazdı.
Kimse kusura bakmasın, bu anlayışın dış mihraka falan ihtiyacı yok. Ekiyor ve biçiyor.
Paylaş