Günün sonunda durumumuz ne?

"Turizmimizin zorlu bir sınavdan geçtiği  şu dönemde booking.com ile ilgili alınan tedbir kararı küçük otellerin büyük bir kesimini rahatsız etti.

Bu tip 5 ile 15 oda kapasiteli küçük oteller zaten acenteler ile çalışmadıkları ve o servisleri alamadıkları için çok yaygın olarak rezervasyon aldıkları söz konusu sitenin, hiç bir uyarı süresi vermeden kapatılmasından mağdur olmuştur.

Konunun hükumet yetkilileri tarafından ivedilikle ele alınarak serbest piyasa ekonomisi şartları içerisinde kendine çok önemli bir pazar yaratan bu kanalın, TC kanunları çerçevesinde işler hale gelmesini istiyoruz.

ATD Yönetim Kurulu adına

Celal Bayraktaroğlu”

Bizde hep böyle işte…  İfrat ve tefrit halleri... Önce hiç düzenleme.  Sonra sorun çıkınca yasakla, erişimi engelle, yok et!

Bir de net etkiyi tam hesaplamadan hareket etme huyumuz var.  Modellemelerle falan işimiz olmadığı için. 

Burada da Türsab’ın şikayeti birilerini kurtarırken kimleri hırpalıyor ve günün sonunda ülke olarak artıda mıyız yoksa ekside miyiz belli değil.

Ekonomilerin sanal boyutu giderek büyüyor, benzer sorunlar başka ülkelerde de yaşanıyor.  Esas mesele tüketicinin kaliteli hizmeti ucuza alması.  

Hazırlıklı olmak, küresel gelişmeleri iyi izlemek, düzenlemeleri ince eleyip sık dokuduktan sonra zamanında yapıp zaman içinde de revize etmeliyiz.  

Yoksa zamanın ruhu cezayı kesiveriyor.

***

KENDİME SORULAR

Bazen gerçekten kendimden şüphe ediyorum.  Çok mu şeytanın avukatlığını yapıyorum?  Konu İzmir olunca iflah olmaz bir “hayır”cı mıyım?

Öyle ya mesela zamanında Kültürpark’a yapılan otopark içime hiç sinmemişti.  Çok zorlama ve attığın taşın ürküttüğün kuşa değmeyeceği bir proje gibi görünmüştü.  Çok yanıldığımı sanmıyorum.

Bayraklıda yüksek binalara izin veren plana da şaşkınlıkla bakmıştım. Yani o kadar yüksek bina ihtiyacı ayrı, öyle gevşek bir zemin üzerinde teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, yüksek betonarme bina yapılmasını yadırgamıştım.

İnşaat mühendisi olmadığım için çok iddialı değildim.  Yanıldım mı?  Henüz belli değil.

Tramvay fikri de ters gelmişti.  Deniz ulaşımına yüklenmek varken…  

Karşıyakalı ne düşünüyor bilmiyorum.  Bu taraftakiler herhalde şikayetçi.  

Sahil bulvarı boyunca inşaatın bu kadar sürüncemede kalacağı aklıma gelmemişti. Zaman gösterecek, haklı çıkıp çıkmayacağımı.

Kent içi statlar kafama yatmadı ancak itiraf ediyorum taraftarlık nedeniyle itirazım cılız kaldı.  

Kültürpark’ı yenileme projesine çok güçlü itiraz ettim.  Artık bakanlık kararı bekleniyor.   Kültürpark'a dokunma derken haklı olduğumuzdan  çok eminim. Sonuna kadar hayır…

Bu ara Körfez geçiş projesi yeniden gündemde.  Sınırlı bilgi sahibiyim.  Sevgili Ali Rıza Avcan Kent Stratejileri Merkezi grubunda yazdıkça ve diğer ilgili taraflar kamuoyu önünde konuyu tartıştıkça düşüncem şekillenecek.

İzmir benim gibiler yüzünden mi o istenilen patlamayı bir türlü yapamıyor?  Hani iktidarla doku uyuşmazlığı ayrı bir de her projeyi böyle sorgulamakla bir yere varılmıyor mu yoksa?  Ne yatırım yapılırsa iyidir görüşü daha mı geçerli? 

Bakın buna net bir cevap verebilirim işte:

Kesinlikle sorgulamalıyız.  Akılcılık bunu gerektirir.  Ayrıca patlama yapmış görünenleri de göreceğiz önümüzdeki üç beş yıl içinde!  

***

DERS VENEZUELA’DAN

1981 yılından önce pek bildiğim bir ülke değildi. 

Sonrasında Caracas’tan pek çok arkadaşım oldu, davet aldım ama bir türlü gidemedim.  Uzaktan da olsa milli futbol takımına kadar ülkeyi izlemeye çalıştım.

Son otuz beş yıldır arada gelen halk kahramanı Chavez’e rağmen kaynak israfının, kötü yönetimin en güncel örneklerinden biri oldu Venezuela.  Petrol gelirleri uçtu gitti.  

Şimdilerde hiper enflasyonla boğuşuyor.  Ülke perişan.

1999-2013 arası Chavez, 2013’ten bu yana da Chavez çizgisinin devamını temsil eden Maduro başkan.  Federal başkanlık sistemiyle yönetiliyor.

Şu bir gerçek ki istikrar denen sihirli kavram yönetimde devamlılıktan çok doğru ve akılcı yönetimin eseri!