Finansal piyasalarda sokak farklı havalarda

Haberin Devamı

Finansal piyasalarda sokak farklı havalarda


Geçen akşam bir aile toplantısında “ne olacak bu işler” sorusuyla başlayan ekonomi sohbetinde iki farklı görüş ortaya çıktı.
Makro açıdan bakıldığında faizler tarihi düşüklerindeydi.  Döviz dengeli seyrediyordu.  Borsa kırdığı rekorlar sonrası nefeslenmekteydi.
Fon yöneticilerinin Türkiye algısı olumlu görünüyordu.  Moody’s not arttırmamış olsa bile yabancıların Türkiye ilgisi pek çok sektörde hissediliyordu.  Dünyanın derin sorunlarla boğuştuğu bir ortamda daha iyisi can sağlığıydı.
“Kar yok be Reşat” diyerek lafa girdi bir dostumuz.  “Üst taraf iyi olabilir ama alt taraf yangın yeri” diyerek pek çok sektörde nakit sıkıntısı çekildiğine dikkat çekti.  “Genelde Kasım berbat geçti, hemen düzeleceği de yok gibi” dedi.  Örnekler de verdi.
Sohbet bu çizgide devam etti.  Bir mutabakata varamadık.  Makro seviyedeki iyimserlik henüz mikro seviyede pek hissedilmiyordu. 
Ertesi gün bir otomobilci ve iki de perakendeci dostumu aradım.  Üçü de geçen yıla göre gerileme olduğunu, geçen aya göre de işlerin düşük olduğunu söylediler.  Bir tanesi burnundan soluyordu.  “Ben son yirmi beş yılda böyle bir şey görmedim” diyordu.
“Havalardan olabilir mi?” dedim.  “Kısmen olabilir ama başka sorunlar da var herhalde” dedi.
Otomobilci olan arkadaşım İstanbul piyasasının beklenmedik ölçüde durgunlaştığına dikkat çekti.  “Suriye ve diğer olumsuzlukların” kafalara yeni yeni dank ettiğini düşünüyordu. 
Anlaşılan hane halkının gelecekle ilgili kaygıları büyük fon yöneticisinin iyimser bakışıyla çakışmıyor şimdilik.  Finansal piyasalarla sokak farklı ruh hallerinde…  Bakalım ileride kim kime doğru yaklaşacak?

KADIN KADINA
Günlerden Pazartesi, sabahın 6:30’u.  Adnan Menderes Havalimanı kalabalık mı kalabalık.  İzmir’i köy olarak görenlere içimden gülümseyip online check-in sırasına giriyorum.  Yine yavaş ilerliyor.
Diğer kontuarda ise neşeli bir grup var.  Aralarında eski bir arkadaşımı görüyorum uzaktan, merhabalaşıyoruz.  Hepsi bakımlı, şık…  Belli ki kadın kadına seyahate çıkıyorlar.
Nereye?” diye sormuyorum artık.  Bakıyorum valizler şişkin.   Ne güzel, hayatın tadını çıkarıyorlar diye aklımdan geçiriyorum.
Sosyal medyadan geçen fotoğraflarda dikkatimi çeker hep.  Kadınlar, kadın kadına nasıl da iyi eğlenir.  Tamam, erkekler de kendi aralarında iyidir ama bu kadar coşkulu değildir.  Tarz farklıdır.
Aynı gün akşamüzeri dönerken uçakta bu kez başka bir arkadaşıma rastlıyorum.  “Hayrola nereden?” diyorum.  “Peru’dan” diyor.  En çok gitmek istediğim ülkelerden biri!
Heyecanla “nasıldı peki?” diye soruyorum.  Yorucu ama güzeldi diyor.  Sekiz kadın arkadaş gitmişler onlar da.  “Oh ne güzel“ diyorum gayri ihtiyari.  “Kadın kadına iyi eğlenmişsinizdir” diye de ilave ediyorum.
“Evet” diyor “karışan eden olmayınca iyi oluyor ”. “Bu aldığın zaten bizde yok mu, çok mu lazım, pahalı değil mi, oraya gitmemiz şart mı diye soran olmayınca rahat ediyoruz” diyor şakayla karışık. Gülüyorum.
Ekonominin iyi gittiğinin işareti midir bilmiyorum ama bell ki bir kısım kadın oldukça hareketli bu günlerde.  

BİR AKIL TUTULMASI DAHA
Hayat, bütün kadınlar için bu kadar güzel değil tabii.  14 yıldır devam eden Pınar Selek davasına bakın mesela.
Mısır Çarşısındaki patlamanın LPG’den mi yoksa bombadan mı kaynaklandığını anlayamayan adalet Selek hakkında beraat kararı vermişti.  Hem de 3 kez!
Sonrasında bir takım hukuki tuhaflıklar yaşandı.  Şimdi Pınar Hanım yeniden yargılanacakmış!  Savcı bile şaşırmış.  Ama talebini de patlatmayı ihmal etmemiş:   Ağırlaştırılmış müebbet. 
Bir “akıl tutulması” vakası daha.  Gökdelenler diken, tüneller açan, dünya finans merkezi olmaya çalışan ama o arada Patriot füzesi sipariş eden ve ona buna ders verme iddiasında olan ülkemde hukuk böyle işliyor işte.
Bilmem kaçıncı kez çuvallıyor.         
Buna “münferit bir olay” diyen de olur şimdi.  Onlar da ülkeye dikkatli bakmayıp, resmi eksik görenlerdir! 

Yazarın Tüm Yazıları