Paylaş
“Ne olacak bu gıda mühendislerinin hali?” sorusu inanın ki “ne olacak bu memleketin hali?” sorusu kadar kapsayıcı.
Söz konusu olan gıda, yani mesele yaşamsal…
Söz konusu olan mühendislik, yani bilimsellik…
Söz konusu olan gençlik, yani geleceğimiz.
Söz konusu olan ataması yapılmayan, yapılamayan kadrolar, yani sosyal devlet.
Söz konusu olan eğitim, yani her şeyin başı!
Seçim öncesi umutlulardı. Oy kaygısıyla atama yapılabilir diye. Az sayıda atama yapılabildi. Hayal kırıklığı yarattı.
Şimdi yeni bir hükümet kurulacak. Tek başına iktidarın yapmadığını koalisyon yapabilecek mi?
Gıda güvenliği öncelik olabilecek mi? Bütçe buna izin verecek mi?
Görünür vadede devlet denetimi yine yetersiz kalacak.
O arada gıda terörü aynen devam edecek.
Özel sektörde gıda mühendisi istihdamı maliyet kaygılarıyla yine sınırlı olacak.
Gençler ileride karşılacakları işsizlik sorununu kafaya takmadan okumaya çalışacaklar.
Aileler çocukları okuyabilsin diye binbir fedakârlık yapmaya devam edecekler.
Geçenlerde bir Zaytung tweeti şöyle diyordu:
“2 çocuğu atama bekleyen aile, sınıfı takdirle geçen son çocuklarını gelecekte acı çekmemesi için sanayiye verdi”
Gül gül bitmedi bir türlü şu ağlanacak hallerimiz.
Bugünden yarına hap çözümleri yok ki bu derin sorunların.
Ümidim o ki 7 Haziran’da seçmenin verdiği ayar işe yarayacak ve normalleşmeye başlayacağız. Fantastik tartışmalara ara verip daha gerçekçi bir gündeme geçeceğiz.
Daha çok eğitim, daha çok işsizlik, daha çok enerji konuşacağız. Üç boyutlu yazıcı, nano teknoloji, inovasyon gibi sözcükleri daha sık kullanacağız.
Ülkeyi yerel önceliklerine göre şekillendiren bir tek başına iktidar pratiğinden, daha güncel öncelikleri olan bir koalisyona geçiş o kadar kötü olmayacak.
Gıda mühendisleri ve tüm iş peşinde koşan gençler için ümit verici olacak bu dünyevileşme.
Paylaş