Paylaş
Bu da, psikolojik bir baskı oluşturdu. İki İtalyan teknik direktörün mücadelesi öncesinde ‘üç günlük’ Mancini, Conte’yi ciddi bir şekilde korkutmuş. Öyle ki, eğer Amrabat’ın o ‘ilkelce’ yaptığı penaltı olmasaydı, Galatasaray’ın Torino’dan 3 puanı alması işten bile değildi.
Juventus, uzun zamandır iyi oynamıyor. Devler Ligi’nde Kopenhag’a karşı kötülerdi. Ligde de farksızlar... Zaten buralara kadar, hakemlerin hatalarıyla geldiler. Mancini, gerçekten takımı çok iyi yönlendirmiş. Tek hatası, sürekli aksayan Riera’yı oyundan almakta gecikmesiydi. Ancak yerine oyuna soktuğu Amrabat, o bölgede ne yapacağını bilmiyordu. Sonunda da penaltıyı yaptı. Vucinic’in çıkması ve yerine Quagliarella’nın girmesi Galatasaray’ın dezavantajı oldu. Ama şunu da söylemek gerekir ki, nasıl geçmişte Fenerbahçe’nin ‘nöbetçi golcüsü’ Semih vardı, Galatasaray’ın da artık bir ‘nöbetçi golcüsü’ var; Umut Bulut... Umut, gerçekten Drogba’nın muhteşem pasıyla golü bulup 1 puanı her zamanki gibi kurtardı. Oyunun tek çirkin olayı, maalesef G.Saraylı taraftarların tribünde meşale yakmasıydı. Bu herhalde Galatasaray’a bir ceza getirecektir. Karşılaşmada alınan 1 puan, Mancini faktörüdür. Sanırım bütün İtalyan medyası, Galatasaraylı Roberto Mancini’den çokça söz edecek. Sarı kırmızılılar da “Potaya girdi” denilebilir...
Paylaş