Paylaş
Oysa geçmişte Red Carpet (Kırmızı Halı) üzerindeki resmi geçitte George Clooneyler Brad Pittler, Tom Cruiseler, Nicole Kidmanlar, Julia Robertsler, Catherine Zeta Joneslar Charlize Theronlar arka arkaya çıkar sinemaseverleri ve hayranlarını mest ederlerdi.
Neyse konu film festivali değil. Venedik Bienali artık oturmuş bir kültür gerçeği. Sürekli etkinlikleri olan bir sanat şöleni. İçinde bulunduğumuz yıl yani 2010’da İstanbul Avrupa’nın Kültür Merkezi. İster inanın ister inanmayın ama Venedik’te bunu çok az bilenlerle karşılaştım. Sesimizi duyuramamışız maalesef. Zaten bilenlerde bu işin içinde olanlar.
Aynı İstanbul ise Dünya Basketbol Şampiyonası'nın büyük bir bölümüne yani final günlerinde ev sahipliği yaptı. Televizyonlar, gazeteler hep İstanbul’dan söz etti. Turnuvada İtalya Milli takımı yoktu bile. Buna karşın İstanbul kültürle değil sporla adından söz ettirdi. Hem de inanılmaz bir yoğunlukla. “12 Dev Adam” ve hocaları Tanjeviç hiç gündemden düşmedi. Yabancı gazeteciler her zaferimizden sonra beni kutladılar. Hoş bir duygu. Ama aynı gazeteciler İstanbul’da bu maçlar oynanırken kentteki diğer kültür etkinliklerinden habersizdiler. Üstelik bu medya grubu sinema uzmanı yani kültür ağırlıklı haberler yapıyordu.
Haberler Avrupa’nın daimi kültür ve sanat merkezi kabul edilen Venedik’ten çıkıyor ama İstanbul’un bu yılki önemi bilinmiyordu. Tekrar ediyorum. Sanırım suç bizim. Böylesine bir organizasyona Kültür Bakanlığı'mız gereken tanıtım ilgisini göstermemiş. Şurada topu topu 3.5 ay kaldı yılın tamamlanmasına. Türkiye’miz ve İstanbul için 8.5 ayda sanat alanında yapamadığımızı 12 Dev Adam 15 günde becerdi. Ay yıldızlı basketbolcularımızı Dünya ikinciliği başarıları dışında ülkemiz için yaptıkları propaganda içinde kutlamak gerekir.
Paylaş