Paylaş
Patatesin anavatanı mı? Dünyanın kinoa deliliğinden dolayı aç kalan köylüler mi? Yoksa ta Güney Amerika’da, bizim gibi köklü bir kültür mü?
Bir süredir Peru mutfağıyla ilgili yazılar okuyorum. Hatırı sayılır bir yere geldi. Bizim 96. sıradan girdiğimiz restoranlar listesinde, ilk 50’de üç restoranı var. Yabancı şefler, TV programlarında Peru yemekleri yapar oldu. Türkiyeli bakış açısıyla, bilinirliğe sahip olmanın yolu, ekonomik güç, nüfus ve nüfuz sahibi olmaktan geçiyor. Ama Peru, 30 milyonluk nüfusu ve bizim yarımız gayrisafi milli hasılasıyla bunun ille böyle olması gerekmediğini ispatlıyor. Peru mutfağı, Kızılderili-Amerikalı ve İspanyol mutfağı karışımının Çin, Japon, Afrika, Arap ve İtalyan etkileriyle harmanlanmasıyla oluşan bir mutfak...
Seviçenin dünyaya buradan yayıldığını söyleyebiliriz. Anticuchos (bir nevi çöp şiş), pachamanca (sıcak taşlar üzerinde pişirme) Peru’nun kendine has pişirme tekniklerinden sadece birkaçı. Bitki çeşitliliğinde dünyanın yüzde 10’una sahip. 4 bin çeşit patatesin olduğu bir ülke... Kanımca ileride Peru mutfağından daha çok bahsedeceğiz. Benliklerini o kadar güzel korumuşlar ki, farklılıkları sayesinde yüzyıllardır kullandıkları bir yöntem bizim için dâhiyane bir fikir olabiliyor. Peru büyükelçisi ve konsoloslarıyla geçirdiğim vakit bana bir aile yemeğinde geçmiş gibi geldi. Aile gibi unutulan değerlerin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.Bizim konsoloslarımızın da benzer bir alçakgönüllülükle, memleket güzelliklerini tanıtma şevkinde olmaları, memleket değerlerini ön plana çıkarmak için çalışan insanlardan yararlanmaları dileğiyle...
Paylaş