“Annem beni mutfağa sokmaz, benimkini beğenmez. Ben de uğraşmıyorum.” Bu his inanın çok yaygın Türkiye’deki ailelerde
Yaşım ya üç ya dörttü. Daha mızmızlanan bir çocuk olarak annemin kucağında olduğumu hatırlıyorum. Ailenin büyükleri ve çalışmayanlanları toplanıp mantı yapmışlardı o iftar yemeği için. O zamanlar mantı yiyemezdim. Annem “bir kaşık lütfen benim hatırım için ye” demişti. Dişime bir şey takıldı, gizlenmiş nohut bana çıkmıştı. O gün bütün aileden toplanan paralar benim olmuştu. Her ne hikmetse mantıyı da sevmeye başladım. Tabii sevmek o sevmek, halim ortada! İftar ve bayram sofraları büyük aile, yakın dost yemekler için çok iyi fırsat. Çocukların da yemek yapma sevincini tatmaları için çok özel ortamlar. Kitabım çıktıktan sonra aileler ve gençlerle yaptığım sohbetlerde çok sık aynı konuyla karşılaştım: “Annem beni pek mutfağa sokmaz, her şeyi titizlikle yapar, benimkini beğenmez ben de uğraşmıyorum.” Bu his inanın çok ama çok yaygın Türkiye’deki ailelerde. Peki, benim için ne anlamına geliyor? Çocuğun evlendikten sonra “Ya anne, bu nasıl yapılır” diye annesini araması... Zorlanması ve bazen de denemekten vazgeçmesi, yemek gibi sözlü aktarılan bir kültürün hızlı bir şekilde erezyona uğraması. Benim mutfak felsefemde yemek yapmak öncelikle büyük keyif. Basit ve eğlenceli olması ve yapıldıktan sonra paylaşılması çok önemli. Dolayısıyla bildiklerinizi çocuğunuzla olabildiğince paylaşın. Bu, inanın çocuğunuza bırakabileceğiniz en değerli miras olacak.
YAPABİLECEĞİNİZ SONSUZ ŞEYDEN BİRKAÇI
* Masa hazırlığını birlikte yapın. Hatta “Masanın hazırlanma sorumluluğu senin” diye tamamen ona emanet bile edebilirsiniz. Çocuklarınızla gerçek evcilik oynayın. * Bir gün onun olsun. Sevdiği yemekleri birlikte yapın. O gün mümkün olduğunca kalabalık olsun. Büyük aile fertleri ve başka kuzenler olsun mesela. * Hamur işlerinizin tamamını birikte yapabilir, sebze soyma ve ayıklamada ondan yardım alabilirsiniz. (En zevklisi taneli fasulye soymak) Muhakkak şekilli bir kalıbınız olsun. Her ne yaparsanız, şekilli olmasından mutlaka keyif alacaktır. * Mantı gibi bir şeyin içine bir adet kuru nohut koyun. Aile büyükleri para toplayıp, nohut çıkan çocuğa verin. Bunu doğum günü pastaları, köfteler ve yemesini istediğiniz her şey için yapabilirsiniz. Size çıkmaması için ufak oyunlar yapmanız gerekebilir tabii.
ÇOCUK SUCUK
1 kilo kıyma, 1 tatlı kaşığı karabiber, 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber ve 1 tatlı kaşığı kimyonu 4 diş sarımsakla dövün ve yarım ekmek içiyle karıştırıp (kuruysa doğrudan, yoksa suda ıslatıp sonra elinizle parçalayarak) yoğurun. Ekmek içiniz yoksa galeta unu kullanabilirsiniz. Yoğurduğunuz köfteyi, mümkünse bir gün bekletin, yoksa sabahtan hazırlayıp akşam pişirin. Çocuk şekilli kalıpları fırın kağıdının üzerine koyup parmaklarınızla içini yağlayın. Fırın kağıdınız yoksa kalıpları koyacağınız tepsinin altını yağlayın ki, kıyma yapışmasın. Sonra çocuğunuzla kalıpları kıymayla doldurun. Köfte adamlara haşlanmış bezelyeden göz, havuç veya patatesten de düğme burun yapabilirsiniz. Havuçları 5 milimetre kalınlığında uzun şeritler halinde kesin. Bir kaseye koyduğunuz sızma zeytinyağında dilimlerin her tarafını yağlayın. Patates cipsine nefis bir alternatif olacak havuç dilimlerini de kalıplarla birlikte fırın tepsisine dizin. Izgara kısmı 200 dereceye ayarlı fırının orta kısmında 10 dakika pişirin. Damak zevkinize göre, büyüklerin köftelerine daha fazla kırmızı pul biber katabilirsiniz...
ŞEFTALİ PULLU BALIK
Bu tarifi 14 yaşımda annemin sık yaptığı bir tatlıdan hareketle hazırlamıştım. Dolayısıyla, kalbimde ayrı bir yeri var... Balık şeklinde bir kabınız varsa, bir paket tuzsuz etimekle her tarafını kaplayın; yoksa, elips bir kap da kullanabilirsiniz. İki bardak şekeri orta ateşte pişirin. Kahverengileşip sıvı hale gelince içine iki bardak kaynar su dökün. Yalnız tehlikeli bir işlem, bu kısım çocuklara uygun değil; siz de ellerinize dikkat edin. Şekerle su karışınca altını kapatıp biraz soğuması için beş dakika bekletin. Sonra etimeklerin üzerine eşit döküp muhallebi hazır olana kadar soğumaya bırakın. Bu sırada muhallebiyi hazırlayın. Bir litre süte, bir bardak şeker ve bir kibrit kutusu kadar margarin ekleyin ve bir adet çubuk vanilyanın içini sıyırın. Altını yakın ve yavaş yavaş karıştırırken bir bardak un ekleyin. Topak oluşmasını engellemek için bu işlemi çırpıcı aletiyle yapabilirsiniz. Muhallebi pişince etimeklerin üzerine dökün ve buzdolabında bir saat bekletin. Bu sırada şeftalileri kesin; dilimler balığın pulları olacak. Beklerken kararmasın diye, üzerine yarım limon sıkın ve ara sıra elinizle karıştırıp dilimleri alt üst edin. Soğumuş tatlınızın üstüne dizin ve yarım limonun kabuğunu da ince bir rendeyle rendeleyin. Ben balığın kafasını donmuş vişneden, gözünü de elmadan yaptım. Siz başka meyveler de kullanabilirsiniz. Şeftalileri dizerken kırmızı tarafın biraz görünmesi ve tüm dilimlerin balık pulu gibi belli istikamete bir eğri çizerek bakması önemli. Geriye jöle hazırlamak kaldı. Ben doğal olsun diye Mısır Çarşısı’ndan alıyorum. 5 bardak suya 6 tepeleme dolu çorba kaşığı jöle ekleyin. Bir dakika soğuduktan sonra balığınızın üzerine dökün ve buzdolabında dondurun.
MARİFETLİ MAARİF TAKVİMİ
Denizde av mevsimi açıldı, katliam yapmayan ahlaklı balıkçılara rastgele! Kılıç için son güzel ay. Mercan, karagöz, kırlangıç zamanı... Tane barbunya fasulye bitiyor, balığı lezzetleniyor! Yiyebildiğiniz kadar yeşillik, salatalık, domates yiyip kışa stoklamak gerek...
Haftanın Sözü
...İşte İstanbul İstanbul dedim de seni hatırladım. Balıkçı tepsilerinde gümüş balıkları Tekir, barbunya, canım uskumru, levrek İşte İstanbul kulaklarımda bir derin uğultu Hiç bitmeyecek... (Ümit Yaşar Oğuzcan)