Paylaş
Ülkemiz, 2015-2016 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için aday. Ve rakipleri ise sadece İspanya ve Yeni Zelanda. Aşağıda bu seçimde Türkiye’nin şansı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı BM Genel Kurulu’nun ardından yaşananları değerlendirelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 69’uncu Genel Kurul oturumunda yaptığı konuşmada, Güvenlik Konseyi’ne aday olan bir ülke liderinin hiç söylememesi gereken şeyleri kürsüden haykırmasına rağmen, BM’de sorduğum yabancı tüm diplomatlar Türkiye’nin bu koltuğu Suriye’den kabul ettiği mülteciler ve yaptığı insani yardımlar sayesinde rahatça kazanacağını, grubumuzda ikincilik yarışının İspanya ve Yeni Zelanda arasında geçeceğini açıkça söylüyorlar.
-Erdoğan’ın BM’de neler söylediğini hatırlayalım;
Erdoğan, Genel Kurul’daki konuşmasında Gazze’de yaşananlar, Mısır’daki darbeyi meşrulaştırması ve Suriye’de devam eden katliamlardan Güvenlik Konseyi’nin işleyiş yapısını sorumlu tutarak şu ifadeleri kullanmıştı;
“Bütün dünya ülkeleri ortaklaşa bir karar almaya çalıştıklarında sadece 2. Dünya savaşının galibi olan BM Güvenlik Konseyi’ndeki 5 ülkeden “Fransa, Çin, İngiltere, ABD ve Rusya) biri bu kararı veto ederse, bu karar hayata geçmiyor.
BM’nin yapısı o yıllar önceki haliyle değişmeden duruyor. Ve, bugün tüm dünyadan konuya farklı sivil toplum hareketleri ile birlikte “Dünya 5’te Büyüktür” İkinci Dünya Savaşı BM’de devam ediyor. Artık, bunu değiştirme zamanı.”
-Erdoğan, bu isyanında aslında hiç de yalnız değil
BM’de uzun yıllardır tartışılan ancak, gerçekleşmesi daha uzun yıllar mümkün görülmeyen “Güvenlik Konseyi Reformu” gündemdeki yerini koruyor. Tıpkı Erdoğan gibi pek çok ülke lideri, hoşnut olmadıkları kararlar ya da vetolar sonrasında Konseyin işleyiş sistemini eleştiriyorlar.
-Peki nedir bu Güvenlik Konseyi sistemi?
BM, İkinci dünya savaşı sonrasında kurulurken, savaşın galipleri ABD, İngiltere, Fransa, SSCB (Bugünkü Rusya) ve Çin, kendilerinde savaşın galibiyetini bir hak görerek, bugün sayısı 193’e ulaşan üye ülkelerin üzerinde BM’nin adeta icra kurulu olan Güvenlik Konseyi’ni oluşturdular. Bu 5 ülke, Konsey’de kendilerini asla değişmez ve tüm kararlarda veto hakkına sahip, sonsuza kadar daimi üye ilan ettiler. Diğer ülkeleri de memnun etmek için, her yıl 5 ülkeyi 2’şer yıllık dönem için, Genel Kurul seçimleri ile aralarına geçici olarak dahil ederek toplam 15 üyeli Güvenlik Konseyi’ni oluşturdular.
- Geçici Üyelik ne işe yarar?
“5 daimi +10 geçici” diye anılan Konsey, son zamanlarda, artık, “3+2 ve gerisi “ diye anılmaya başlandı. Erdoğan’ı kızdıran unsur da burada gizli. Yani ABD’nin başını çektiği 3 (ABD, İngiltere, Fransa), Güvenlik Konseyi’ne sunulacak karar tasarılarını kendi aralarında konuşup hazırlıyorlar, daha sonra da Rusya’ya soruyorlar, Rusya ise önce bir Çin’e danışıp ardından tasarıda istediği değişiklikleri Üçlü gruba geri bildiriyor. Rusya’nın da onayı alınırsa, tasarı o zaman Türkiye’nin de aralarında bulunacağı diğer geçici 10 ülkeye anlatılıyor.
Geçici üyelerin karar tasarısına hemen hiç etkisi yok. Ancak, Güvenlik Konseyi, alacağı yaptırım içeren kararlar dışında, yaptırım içermeyen “Başkanlık Bildirisi” ve “Basın Bildirisi” yayınlayabiliyor.
- Obama’nın sağında Erdoğan, solunda ise Sisi oturacaktı
Gerçekte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsüsünde Güvenlik Konseyi’ni bu kadar ağır eleştirmesinin altında bir başka sitem daha yatıyordu. Neydi bu ?
Erdoğan, Genel Kurul’da konuşmalar devam ederken, Genel Sekreter Ban’ın tüm liderlere verdiği öğle yemeğine davetliydi. Masada kimlerle oturacağını sordu. ABD Başkanı Obama masadaydı. Bu elbette çok iyiydi. Obama ile fotoğraf “Aramız iyi “mesajıydı. Diğer isimler ise; Katar emiri, Ürdün kralı, Meksika, Şili, Güney Kore devlet başkanları ve Konsey üyeliği için yarıştığımız İspanya’nın genç kralı Felipe vardı. Buraya kadar yine iyi. Ne var ki; masadaki diğer isim Erdoğan’ın tepesini attırdı. Bu isim daha önce basına yansıdığı gibi Mısır Devlet başkanı Sisi’ydi. Ancak, ABD Başkanı’nın da o masa da olduğunu kimse bilmiyordu ve öğrenemedi.
Erdoğan, Başkan Obama’nın sağında, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi ise solunda oturması öngörülmüştü. Erdoğan buna çok sinirlendi. BM Daimi temsilciliğimizin tüm baskılarına rağmen, Sisi’yi o masadan kaldıramayınca salona girmeyip, İran devlet başkanı Ruhani ile yapacağı resmi görüşmeye 1 saat erken gitti. BM koridorlarında yaklaşık 40 dakika yürüyüp sohbet etti. Sonra da resmi görüşmeye geçti. Genel Kurul’da konuşma saati gelen Erdoğan, yaşananlara o kadar sinirlenmiş olmalı ki, kürsüde Sisi’yi hedef alarak BM’ye vurdu da vurdu. Ve, şunları söyledi;
“Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanı darbe ile indirilirken verdikleri oyların hesabını sormak isteyen binlerce masum katledilirken BM ve demokratik ülkeler bunu sadece izliyor. Ve, bu darbeyi yapan kişi meşrulaştırılıyor.”
-Evet, Erdoğan boş salona konuştu ama….
Evet, Erdoğan kürsüde konuşurken salon gerçekten de boştu. Çünkü, aynı dakikalarda Başkan Obama’nın Güvenlik Konseyi’nde başkanlığını yaptığı “Yabancı Terörist Savaşçılar ” karar tasarısının oturumu başlamıştı. Neyse ki, Erdoğan, Konsey’in bu toplantısına davet edildi. Yarım saat önce son derece sert bir üslupla “Suriye’de, Gazze’de vahşeti, Mısır’da darbeyi önleyemeyen BM ne işe yarar?” diye soran Erdoğan’ın bu kez bir hayli mutedil bir üslupla konuşması dikkat çekti.
Altı dakikalık konuşmasına teşekkür ederek başladı, Türkiye’nin elinden geleni yaptığını ve yapmaya devam edeceğini söyledi. Çok sakindi Erdoğan, belki de ilk defa Konsey’de konuştuğu için böyleydi. Ya da Başkan Obama kendisini gözlerinin içine bakarak dinlediği için.
- “Dünya 5’den Büyüktür” derken yalnız değil
Güvenlik Konseyi’nde ciddi anlamda bir reform yapılmasının en önemli öncüsü Kıbrıs sorununda çözüm olarak desteklendiğimiz bir başka “Annan Planı”ydı.
Önceki genel sekreter Kofi Annan, 2005’te sunduğu iki plan ile 5 +10 olan üye sayısını, 6 + 3 (6 yeni daimi üye, 3 de yeni geçici ) ya da B planı olarak; 8 + 1 ile toplam 24’e çıkarılmasını önermişti. Halen tartışılan bu öneri Konsey’in gündemine asla alınmadı.
Güvenlik Konseyi’ne “Daimi Üye” olarak katılmasına en yakın gözle bakılan ülkeler arasında BM’ye en çok yardımı yapan ve “G4 ülkeleri “ olarak anılan Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan bulunuyor. Ancak, İspanya ve İtalya, Almanya’ya; Pakistan, Hindistan’a; Meksika, Kolombiya ve Arjantin, Brezilya’ya; Güney Kore ise Japonya’nın üyeliğine itiraz ediyor.
- Türkiye’nin de adı geçiyor
BM reformu çerçevesinde Türkiye veya Endonezya’nın da daimi ye olması gerektiğini düşünenlerde var. Bugün dünyada en önemli sorunlar İslam ülkelerinin coğrafyasında yaşanıyor. Konsey’deki 5 daimi üye içinde tek bir İslam ülkesi ise yok. Türkiye’nin Osmanlı Devleti’nden kalan mirası ve tecrübesi ile bugün dünyanın en büyük krizlerle uğraştığı bölgelerdeki otorite ve saygınlık boşluğunu doldurabileceği, hatta son yıllarda, Suriye başta olmak üzere yaptığı Uluslararası insani yardımlarla bunu hak ettiği tartışılıyor.
-Sadece Fransa reforma sıcak
Tüm bu reform tartışmalarına rağmen, değişiklik için öncelikle BM Genel Kurulu’nun üçte ikisinin onayı aldıktan sonra, Güvenlik Konseyi’nden veto görmeden onaylanması. Buna ise 5 daimi üye ülkeden hiçbiri sıcak bakmıyor. Sadece Fransa, soykırım ya da insanlık suçu işlendiği tespit edilen bölgelere askeri operasyon yapılması çağrısında bulunan karar tasarılarının veto edilememesi gerektiğini ifade ediyor. Eğer gündeme alınırsa, böyle bir karar tasarısının bile Rusya vetosuna takılmasına kesin gözle bakılıyor.
Rusya, bile daimi üyelikten kendi rızası ile ayrılabilmesi için, önce BM Genel Kurul’unun üçte ikisinin onayını almak, ardından da Konsey’deki diğer ülkelerin onayını almak zorunda. Böyle bir olası durumda örneğin Çin, Rusya’nın ayrılmasını veto edip engelleyebiliyor.
-Gelecek yıl Konsey’de 5 islam ülkesi oturacak
Türkiye, 1951-1952, 1954-1955,1961, 2009-2010 dönemlerinde Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilirken, 16 Ekim’deki seçimlerde 2015-2016 dönemi için 5 yeni ülke belirlenecek. Türkiye, İspanya ve Yeni Zelanda’nın bulunduğu grup içinde Türkiye ve Yeni Zelanda, Afrika grubundan tek aday Angola, Asya-Pasifik grubundan tek aday Malezya ve Latin Amerika ve Karayipler grubundan tek aday Venezuella’nın seçilmesine kesin gözle bakılıyor.m1 Ocak 2015’de yeni oluşacak Güvenlik Konseyi’nde ilk defa 5 İslam ülkesi (Türkiye, Malezya, Çad, Nijerya, Ürdün,) yer alacak. Ayrıca, Konsey’de ABD’yi en ağır eleştiren ülkeler içinde süresi dolacak olan Arjantin’in yerine Bolivar ülkesi Venezüella’nın gelmesi yüksek tansiyonlu oturumların yaşanacağının ön habercisi.
Paylaş