Paylaş
New York’taki ilk 2 gününü New Jersey’de yaşayan kızının evinde dinlenerek geçiren Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun BM’deki öncelikli hedefi Suriye sorununda hükümetinin görüşlerini diğer liderlere kabul ettirmek. Ayrıca 1 kasım seçimleri öncesinde seçmene dışarıda saygın ve etkili bir lider görüntüsü vermek.
Almanya’nın Türk başkonsolosluğuna da komşu BM yakınlarındaki binasında Şansölye Angela Merkel ile görüşmeye beraberinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ı da götüren Davutoğlu, Türkiye’nin elindeki 2 milyon mülteciden bir kaç yüz bininin Almanya’ya geçişini kolaylaştırmak ve Suriye içinde güvenli bölge kurulması konularını konuştu.
Almanya’nın parası çok, ama Esad’ı koltuğundan indirebilecek gücü yok. ABD Başkanı Obama’nın ise Suriye konusunda artık Türkiye’yi dinlemediğini Sağır Sultan dahi biliyor. 2 yıl önce Başkan Obama ve yardımcısı Biden, Beyaz Saray’daki öğle yemeğinde MİT Müsteşarı Fidan’ı zaten çok dikkatle dinlemişlerdi. Esad gitmesi gerektiği ve nasıl gideceğini kendilerine el ve kol hareketleri ile de anlatan Fidan’ı dikkatlice dinlemişlerdi. Avrupalı liderler de dinlemişti. Merkel ayak üstü de olsa yine dinledi. Ama, Suriye konusunda ikna edilmesi gereken ülke Rusya’nın ta kendisiydi. Bunu Güvenlik Konseyi toplantılarında hızlı ve etkili konuşan Rus Büyükelçi Vitali Çurkin’den öğrenmişlerdi. ABD, Rusya’nın onayı olmadan Esad’ın indirilemeyeceği gerçeğini çoktan anlamıştı. Obama, zaten bölgede başını yeni bir belaya sokmamak için çok özen gösteriyordu.
Rusya’ya göre, Esad giderse ortalık daha da karışacaktı. Bunu her defasında Dışişleri Bakanı Lavrov ifade ediyor, Güvenlik Konseyi toplantılarında anlatıyorlardı.
4 yıl öncesinde “2-3 aya kalamaz Esad düşer” diyen ABD, ve koalisyondaki diğer müttefikleri Suriye’de aylardır sadece IŞİD hedeflerini bombalıyor. Bu durum Rusya’nın işini kolaylaştırıyor. Büyük çoğunluğu Rusya topraklarından gelip, kolayca Türkiye sınırından geçen IŞİD’ın yabancı savaşçıları hem Esad hem de Putin’in ekmeğine adeta yağ sürdüler.
Batı ülkelerinde artık açıkça Esad’ın bir süre daha iktidarını koruması gerektiği sesleri yükselirken, Rusya büyük bir hamle yaparak Suriye’nin Latakya şehrindeki üssüne askeri uçaklar ve tanklar indirdi. Bu hamle ile 10 yıl aradan sonra ilk defa katıldığı BM zirvesinde elini güçlendiren Rus lider Putin, Esad gitse bile yerine seçilecek olan yönetimi belirlemede en etkili isim olacak. Yani Şam’ın anahtarı artık onun elinde. İstediğine verecek.
BM’de Obama ile bir araya gelecek olan Putin, Suriye’deki bu son adımı ile Kırım’ı işgali ve Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılara desteği konusunda Beyaz Saray’dan gelecek baskıyı şimdiden hafifletmiş görünüyor.
Irak’ın Şii çoğunluklu hükümeti, IŞİD konusundaki askeri istihbaratlarını sadece Rusya, İran ve Şam yönetimi ile paylaşacağını duyurunca, Putin’in Moskova’da açtığı camii ile sadece ülkesindeki Müslümanların sevgisini kazanmadığı da böylece ortaya çıktı.
Önceki yıllarda BMGK’ya katılan AKP hükümetinin liderleri istedikleri her ülkenin lideri ile rahatça randevu alıp, ABD medyasında da bol bol övgülerle boy boy yer alırlardı. Başbakan Davutoğlu, hiç alışık olmadığımız şekilde son 2 yıldır BM’de uluslararası basının karşına çıkarak sesini duyurmaya çabalıyor. Önceki yılların aksine New York programında Uluslararası medya ile tek bir randevusu yok. İkili temaslarını da sadece resmi Türk basınının izlemesine izin veriyor.
Suriye iç savaşı öncesine kadar BM için “Arabuluculuk” el kitabı bastıran Davutoğlu, Türkiye’nin dış politikasının 10 yıl öncesindeki saygınlığına geri dönebilmesi için belki de kendi yazdığı kitabı BM kütüphanesine gidip okuması gerekecek. Veya, el kitabını birlikte yazdığı Norveçli meslektaşı ile bir randevu ayarlaması gerek. 10 yıl öncesine kadar, “Bizimki Stratejik Ortaklık”, sonra “Model Ortaklık” dediği ABD ile “Büyük Ortadoğu Projesi”’nin eş başkanıyken, bu projeyi Rusya ve İran’ın model ortaklığının kazandığını kendisine belki o söyler.
Paylaş