Yol yordam...

Prof. Fatih Hilmioğlu için duyduğumuz tek laf:

Haberin Devamı

- Cumhurbaşkanı onu affetsin.
Estağfurullah...
Af, bir tür lütuf sayıldığı için iyi bir kelime değil ama
ne yapalım ki kitapta böyle yazıyor.
Keşke af yerine muaf denseydi.
***
Her neyse.
Konuya gelelim.
- Cumhurbaşkanı niye affetmiyor?
Yahu arkadaşlar, bunu yüz kere söyledik. Bir daha söyleyelim.
Cumhurbaşkanı durup dururken affettim diyemez. Kimse için diyemez.
Bunun yolu yordamı var.
- Önce tam teşekküllü bir hastaneden rapor alacaksın...
- Aldığın o rapor, Adli Tıp’tan geçecek.
- Geçtikten sonra, başvurunla birlikte raporu Adalet Bakanlığı’na götüreceksin veya göndereceksin.
- Bakanlık, belli bir kanalla Cumhurbaşkanlığı’na iletecek... Cumhurbaşkanı imzalayınca da mesele hallolacak.
***
Uzun bir işlem gibi gözüküyorsa da sıkı bir takiple 3-4 günlük iştir.
Bir buçuk yıldır af diye tutturuyoruz ama önayak olup şu anlattığım süreci başlatamıyoruz. Hilmioğlu’nun dostları niçin bu zamana kadar beklediler?
***
Yani kimse zannetmesin ki, Cumhurbaşkanı, içinden öyle geldiği için birilerini affeder.
Hayır.
Tanımaz bile onları.
Ancak evrak önüne geldiği zaman gereğini yapar.
Gazeteciler hâlâ soruyorlar Cumhurbaşkanına... Dün, Gürcistanlı misafirlerimizin yanında yine sordular:
- Efendim af edecek misiniz?
Kimi?
İster Hilmioğlu’nu, ister Aziz Yıldırım’ı.
Yolu budur.
Fakat dedim ya, af antipatik bir kelime. Herkes katlanamaz.
Bir de Anayasa Mahkemesi diye bir yol var. Balbay’ınki kadar sür’atli olmasa bile, ona yakın bir sür’at, hiç de fena sayılmaz.

Yazarın Tüm Yazıları