Paylaş
Hatay’dan yükselen aşina bir ses, ne diyordu:
- 6’lı masa boşuna uğraşmasın, ortak adayın kim olacağını, dış karar vericiler söyleyecek.
***
Biz de ne diyorduk:
- Yok artık, daha neler.
Öyle ya...
İngiltere Büyükelçisi’nin İmamoğlu’yla bir yemek yemesi, ya da Amerikan Büyükelçisi’nin bir nezaket ziyareti, böyle tercüme edilir mi?
Abartmayalım diyorduk... Olmaz öyle şey diyorduk.
***
Güya hâlâ öyle diyoruz.
Diyoruz... Lakin, bir taraftan da Kemal Bey’in moral ve motivasyonuna bakıp acaba neye güveniyor diye içimize bir şüphe düşmedi değil... Çünkü Kemal Bey, inanılmaz bir özgüven taşıyor. Seçim anki olmuş bitmiş ve o kazanmış gibi bir hali var. 50 yıldır siyaset yazıyorum... Böylesini hiç görmedim.
****
Akşener’in tutuk ve çekimser hali de millette şüphe uyandırmıştır. Kemal Bey’in adaylığına razı mı değil, yoksa kerhen mi razı hiç anlaşılmıyor. Yani içine sindiremediği muhakkak ama kazanacak bir aday klişesinden gayrı bir laf etmiyor... Yani o derece muğlak.
Ve tabii, o derece tedbirli.
Belki de bir çok şeyden habersiz.
Belki de kandırılıyor.
Belki de lüzumsuz bir nezaket sergiliyor.
Bilmiyorum.
Bu konuya devam edeceğiz.
Not:
Temiz para getirecek
Kemal Bey.
Uyuşturucu parası falan değil.
Tertemiz para.
Londra şimdiden paraları hazırlamaya başladı.
- Beklenen zat, demek ki buydu işte.
Henüz Cumhurbaşkanı olmadan, hatta aday bile olmadan, bunu tek başına başardığına göre, 6’lı masayla bir işi kalmamış demektir...
Artık dağılabilirler.
Yoo... Belki de Kemal Bey çok güzel oynuyor ve vakit kazanıyor. Gün doğmadan neler doğar...
Paylaş