Paylaş
Deniz Baykal nasıl kovalamıştı hırsızı?
Allah muhafaza, insan katil bile olur.
***
İstanbul’da da birdenbire soygunlar çoğaldı.
Bu şehrin canı malı zaten tatlıdır. Diğer illere benzemez. Kar ve yağmura bile dayanamıyor. Bir de hırsızla mı boğuşsun?
Ya ölecek, ya öldürecek... Al başına bela. Çünkü meşru müdafaa’nın yeni sınırlarını herkes bilmez. Salon mu, yatak odası mı, bahçe mi, balkon mu? Suç bir yana vicdan azabı zaten yeter.
***
Duvarları cam, şeffaf karakollar neye yarar?
Suçlu’ya siz istediğiniz kadar şefkatle yaklaşın. Suç işlemekten o vazgeçmiyor ki...
Bu bir ahlak.
Gazetelerde siz sadece varlıklı insanların evlerine köşklerine giren hırsızları okuyorsunuz.?Fakir fukara’ya ait evlerin de soyulduğundan haberiniz var mı? Tavuk hırsızları bile cinayete sebep oluyor.
- Nerde Bekçi Baba?
Tarihe karıştı.
Karakolların çoğu da ‘çocuk bürosu’ oldu. Devlet, terörle boğuşurken, bir de senin çalınmış arabanın peşine mi düşecek? Kendi malını kendin koru. Ama şu meşru müdafaa meselesine dikkat et.
***
Kızcağızın çantasını çalmışlar. İçinde cep telefonu, pasaport, kredi kartları, epey miktarda para var.?En kötüsü de Amerika’da kendisine lazım olacak çok önemli bir takım kağıtlar var.?Ertesi sabah uçakla yolcu.
Arkadaşının cep telefonundan kendi cep telefonuna bir mesaj atıyor.
- Sayın hırsız...
Para dahil, her şey senin olsun...
Sadece o kağıtları ve pasaportumu istiyorum.
Az sonra cevap geliyor.
- Falan saatte falan markete git orada falan rafta, falan kutunun altında bulacaksın...
Yani böyle insaflı hırsızlar da var.
Ali Şen’in saatini satsa on para etmez. Saatler öyledir. Ama saati
Ali Şen’e yollarsa belki okkalı bir ikramiye alır.
Haydi hırsız, kafayı işlet.
Paylaş