Paylaş
Bu masala hepimiz inandık. Dağdakilerle masaya oturmanın şakasını bile kaldıramadık.
Şimdi nerdeyiz?
Oslo şöyle dursun, ev hapsini bile gayet rahat konuşuyoruz.
***
Gördünüz... Hiç de dünyanın sonu değilmiş meğer.
Eşkiya’ya pekala muhatap olunabilirmiş.
Zaten elinde silah tutanla değil de çiçek tutanla mı konuşacaktık? Hangisidir muhatabımız?
Bakın neleri telaffuz ediyoruz.
10-15 yıl önce bunları hangimiz yazabilirdi? Bozulmayan ezber kalmadı.
***
Yeni Türkiye dedikleri bu olmalı.
Ve herhalde Yeni CHP’nin medeni cesareti de buradan kaynaklanıyor olmalı.
Leyla Zana’nın çıkışı da öyle.
Kemal Burkay’ın dönüşü de.
TRT Şeş, Seçmeli ders ve daha bir dizi açılım şöyle dursun, Ahmet Kaya’ya olan mahcubiyetimizi artık Kürtçe şarkılarla, Kürtçe türkülerle ilan ediyoruz.
***
Bunları anlamayıp geride kalanlar halâ “eşkiya’ya muhatap olunmaz” tayfasıdır. Bunlar halâ bıraktığınız yerdedir. Bunlar statüko’nun hiç değişmez müşterisidir.
Cesur gözükürler ama Kürtçe’den bile korkarlar. Dil’den korkulur mu yahu?
Müzikten korkmak kadar tuhaf değil mi?
Paylaş