Şiddet ve hiddet

Çünkü Bursalı gençler, vaktiyle Beşiktaş yüzünden küme düştüklerine inanıyor... Beşiktaşlı gençler de bu ağır iddia’yı bir türlü içlerine sindiremiyor. Tarafları ikna edersek, gerginlik biter... Bitmese bile diner.

Ama şiddet, öbür maçlarda da var. Her tarafta var. Okulda var, aile içinde var, sokakta var, mitingte var, trafikte var, panelde var, varoğlu var.

Çünkü adeta genetiği değiştirilmiş organizma taşıyoruz.

Evet değiştirilmiş.

Biz böyle değildik.

***

Peki, nasıldık?

Oralara dönmeyelim.

Önümüze bakalım.

Ve konuyu dağıtmayıp bugün sadece futboldaki şiddeti konuşalım.

Nasıl önleriz?

Elbet bir dizi yasal çare vardır, elbet mevcut yasalarda bile uygulama yöntemleri düşünülebilir.

Efendim, eğitim.

Anladık ama o çok uzun iş...

Acilen ne yapılabilir?

***

Bence, tribünlerin ayrılması kötü oldu.

Biner, ikişer biner, üçer biner gruplar, niçin toplu halde geliyorlar maça? Nasıl geliyorlar? Nerede organize oluyorlar? Haydi 3-5 kişilik arkadaş grubunu anlarım. Ama 3-5 biner kişi nasıl birlikte oturabiliyorlar? Yürüdükleri caddede bile terör görüntüsü değil mi bu?

***

Yani, futbolda seyirci gitti, taraftar geldi.

Biz de delikanlıydık.

Biz de maçlara giderdik.

Bir yanımızda Galatasaraylı otururdu, bir yanımızda Fenerbahçeli... Bahtımıza ne çıkarsa...

Tribünler, kimsenin tapulu malı değil....

Geç kuyruğa.

Biletini al, gir.

Ama toplu bilet, toplum psikolojisini ateşliyor şimdi... Ha 50 kişi olmuş ha 500 kişi, farketmiyor.

***

Önce bunu halletmeli.

Elbet başka tedbirler de vardır. Ama aklıma ilk bu geliyor. Özellikle tehlikeli ve mimli maçlar için, gişe, bilet satışı veya dağıtımı, değişik bir yönteme bağlanmalı.

- Efendim, polis uyuyor mu?

Hayır. Uyumuyor.

Ama şiddete şiddetle cevap verince, polis kötü kişi oluyor.

Son söz: Futbol temaşa sporudur... Öf, ne büyük laf... Git maça... Savaşı temaşa eyle... Başımızda bela azmış gibi bir de bununla uğraş.