Paylaş
- Konserler... Karnavallar... Havai fişekler.
Hayır.
Bence İstanbul’un en lüks otelinden başlamalı.
Önce, otelin önündeki o dev şamandıra ışıklandırılmalı.
Sonra o otele okkalı bir ceza kesilmeli.
Sonra da yüklü bir tazminat dâvası açılmalı.
- Kültür böyle başlar.
Medeniyet eksik kalsın.
Önce insaniyet.
* * *
Birçok balıkçı teknesi de çarptı o şamandıraya.
Kimse duymadı, gazeteler yazmadı. Ne olacak? Garibanlar bir de azar işittiler. Kendi ailelerinden bile sakladılar. Zaten de yarı acemi denizciydi çoğu.
Ama Mustafa Koç gibi usta bir denizci de oraya çarpınca, işin ciddiyeti anlaşıldı.
Kültür Başkenti mahcup oldu.
Başını öne eğdi.
Bu ayıp ona yetti.
* * *
Ucuz atlattık.
Bu lâfı hatırlayacaksınız.
Boğaz’da tankerlerin çarpışmalarını da hep ucuz atlatırız biz... Yalılara giren şilepleri de hep ucuz atlatırız.
Bir seferinde deniz, petrolle yıkandı.
Bir seferinde 1.500 tane koyun sulara gömüldü.
Hep ucuz atlattık.
- Bosfor.
- Dünya’nın incisi.
- Coğrafya’nın tektaşı.
Öf... ne büyük lâflar.
Oysa, o’na sahip olmak’tan ziyade, sahip olmaya lâyık olmak lâzım... Yüzlerce güvenliği olan bir otel, deniz tarafını da güvenliğe almadıktan sonra, ancak
çorapları kaçık bir tuvaletli kadına benzer. Halbuki fosforlu platformla süslenecek bir şamandıra, otele ayrı bir zarafet de getirecektir...
Kaç paralık bir iş bu?
İki gecelik oda parası.
Haa... Şunu bilemem.
Belki deniz haritası ve denizcilik kuralları buna uygun değildir. Ama zekâ pırıltısıyla uygun hale getirilebilir. Mutlaka bir çare bulunabilir. Çünkü Boğaz’ın da özel bir konumu var.
Niye özel bir statü olmasın.
* * *
Dost acı söyler.
Ben o oteli sevdiğim için söylüyorum bunları.
Kültür, akılda kalandır.
Kültür Merkezi ise sadece yaşanandır.
İstanbul şenlikleri kutlu olsun.
Mustafa’cığıma geçmiş olsun.
- Ucuz kurtulduk.
Paylaş