Paylaş
İzmir-Bayraklı’da bir apartman.
Ve maalesef şimdi enkaz.
Vaktiyle adını apartmana veren Rıza Bey, eğer yaşıyorsa, Allah uzun ömürler versin... Fakat vefat ettiyse bile, adı hâlâ yaşıyor ve deprem vesilesiyle rahmetle anılıyor.
***
Arama-kurtarma çalışmaları, büyük fedakarlık ve titizlikle devam ederken, terbiyesiz adamın biri, beş kere on kere kuyruğa girip, yiyecek içecekleri poşete doldurup, kendi büfesine taşıyordu... Neyse ki yakalandı.
Ayşe Teyze bağırıyordu:
- Ben bu börekleri çörekleri hırsızlar için mi yaptım?
Adam pişkin.
Verdiği ifadeye bakın:
- Ben bir hayırseverim. O paketleri fakir fukaraya dağıtmak için taşıdım.
Buyurun işte.
Bir tarafta yüzlerce depremzede... Diğer tarafta da böyle bir depremzâde.
***
Bir de hoş bir anekdot yansıdı ekranlara.
Genç ve güzel bir kıza soruyorlar:
- Depremde evden alıp kaçacağın ilk eşyan nedir?
Cevap:
- Telefonum.
Nasıl ama?
Canı kadar tatlı telefonu.
O olmazsa hayatın ne önemi var?
***
En merak ettiğim:
Kurtarıcı kahramanların, o anki ruh halleri... Enkaz altında her can’a ulaştıklarında ne hissediyorlar acaba?
Hayat kurtarmanın hazzı, kimbilir nasıl yüksek bir duygu.
O duygu, onları mutlaka yüksek insan yapıyor olmalı.
Hepsine sevgi ve saygılar.
Paylaş